Antisosyal kişilik Bozukluğu ve Altında Yatan Mekanizmalar
Antisosyal Kişilik Bozukluğu toplum içinde erkeklerde %3, kadınlarda %1 oranında görülür ve hem adli bilimlerin hem de psikolojinin ilgi alanına girer. Mahkum edilen suçluların yarısının, 3/4’ünün antisosyallerden oluştuğuna dair görüşler vardır. Bu bozukluğa sahip insanların toplum normlarına ve yasalara karşı gelirken en belirgin ve ayırıcı özelliği davranışlarından suçluluk duymamalarıdır ve yaptıklarından dolayı vicdan azabı çekmemeleridir. Şefkatsizlik ve dürtüsellikle de tespit edilebilirler. Kolayca yalan söyleyebilir, hırsızlık yapabilir, kavga edebilirler. Ötekilere yönelik bir sevgi, empati, bağlılık duymadıklarından dolayı tamamen benmerkezci şekilde fiziksel, maddi, cinsel zarar verebilirler. Dışarıdan sevimli, çekici, zeki görünebilmelerine karşılık toplumsal ilişkileri sürdüremezler. Sorumsuzluk, manipülasyon, sadakatsizlik, dürtüsellik gibi davranışları vardır. Tek eşli ilişkileri uzun süre sürdüremezler.
Antisosyal davranışlar çocuklukta, ergenlikte görülmeye başlanır ve davranışlardaki bozukluklar artarak devam ederken kalıcı hale gelir. Kişiler 18 yaşından önce bu tanıyı alamazlar ancak tanı koyulurken 15 yaşından önce davranış bozukluğuna dair bir kanıt aranır. Özellikle 8-9 yaşlarında görülen çevreye zarar verme, suça meyil davranışlarına dikkat edilmelidir. Bu bozukluğun oluşumunda genetik faktörler rol oynar. Aynı bozukluğa sahip ve madde kullanımı olan ebeveynler ve çocukları arasında çocuklar evlat edinilmiş olsalar dahi korelasyon yüksektir. Genetik faktörlerin yanında çocukluklarında katı disiplin yöntemleri ve şımartılmanın birlikte görüldüğü istikrarsız bir ortamda yetiştikleri ya da koruyucu bir aileden bütünüyle yoksun kalmış oldukları görülür. Sınırların konulmadığı, daha kaotik bir çevrede yetişmiş olmaları muhtemeldir. Sevgi görmemiş, sevilmemişlerdir. Yetişkin olduklarında başkasına üzülemediklerini, umursamadıklarını belirtiler. Dolayısıyla duygusal yatırımı kendilerine yaparlar ve beğenilmeye aşırı bağımlı hale gelirler. İçlerindeki yoğun haset duyguları tahribat yaratmaya dönüşür. Sözcükleri duygusal ihtiyaçlarını ifade etmek için kullanamazlar. Sözcükler onlar için başkasını manipüle etmeye yarar. Bu davranışların oluşumunda biyolojik, ruhsal, toplumsal etmenler birlikte değerlendirilebilir. Örneğin duygulanımın yüksekliği ve saldırganlığın biyolojik nedenleri olduğu düşünülmektedir. Bu yüksek duygulanım genelde öfke ve manik bir coşku ekseninde yaşanır. Laboratuvar deneyleriyle desteklenmiş çalışmalarda şoktan sakınmayı öğrenmede zayıf oldukları tespit edilmiştir. Aynı zamanda koşullama yöntemleriyle de amigdala aktivitelerinde bir artış olmadığı gözlemlenmiştir. Prefrontal kortekslerindeki gri maddenin azlığı dürtüselliğin engellenememesine neden olur.
Antisosyal kişilik bozukluğu Kernberg’in sınıflandırmasına göre sınır kişilik bozuklukları içinde yer alır. Sınır kişilik bozukluklarında ilkel savunma düzeneklerinin daha sık kullanıldığını görürüz. Antisosyal kişiler de bununla paralel olarak bölme, değersizleştirme, inkar gibi çeşitli psikolojik savunma mekanizmalarını kullanırlar. Örneğin arkadaşlarının, ailelerinin çok iyi özelliklerini anlatıp çok kısa süre sonra tamamen kötülermiş gibi ifade edebilirler. Ya da kendi içlerindeki haset, kin gibi duyguları dışarı yansıtarak aslında başkalarının kendilerinden nefret ettiğini, zarar vereceğini söyleyebilirler. Başkalarını yüceltme ve değersizleştirme mekanizmaları genelde birbirini takip eder. Antisosyal kişilere yakından baktığımızda derindeki değersizlik duygularıyla üstünlük duyguları arasındaki çatışmayı görürüz. Ötekilere bağlanmada ve sevgi ilişkilerinde bozukluk vardır. Suçluluk duymamaları üstbenlik işlevlerindeki eksiklikle açıklanabilir. Kalıcı bir kişilik bozukluğu olduğundan dolayı tedavisi de son derece güçtür. Daha önce elektrokonvülzif terapi, SSRI grubu antidepresanlar, çeşitli duygudurum dengeleyicileri denenmiş olsa da standardize edilmiş bir tedavi tekniği maalesef mevcut değildir. Ancak 40 yaşından sonra zarar verici davranışlarda kendiliğinden bir azalma görülmektedir.
Nehire Seray Öztürk
Kendi, Ö., Bogenç, A., Bilge, Y., Kemalettin, A. C. A. R., & Tunalı, İ. (1998). İki antisosyal kişilik bozukluğu vakasının adli tıp yönünden değerlendirilmesi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 47(1), 163-169.
Tunç, P. (2019). Antisosyal kişilik bozukluğu dinamik formülasyon: Olgu sunumu. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 20(2), 211-216.
Antisosyal kişilik Bozukluğu ve Altında Yatan Mekanizmalar,kişillik,
Antisosyal kişilik Bozukluğu ve Altında Yatan Mekanizmalar,kişillik,
Antisosyal kişilik Bozukluğu ve Altında Yatan Mekanizmalar,kişillik,
Antisosyal kişilik Bozukluğu ve Altında Yatan Mekanizmalar,kişillik,
istanbul psikolog,beşiktaş psikolog,şişli psikolog,online terapi,online psikolog,en iyi psikolog,tavsiye psikolog,psikolog ücretleri,istanbul psikolog çağrışım