Ayrılma Bireyselleşme
Mahler’e göre çocuk iyi anneyle vakit geçirmek isteyip kötü anneyi dışarıda bıraktığında anneyi bölmüş ve kötü algıladığı bir dış dünyayı da kendisinden uzaklaştırmış olmaktadır. Fakat bölünme baş edilemediğinde duygu ve psişik yapı sürekliliğinde aksama meydana gelmektedir. Bebek simbiyotik dönemde henüz tam olarak ayrılma bireyselleşmeyi tamamlayamadığından anneyi kendisinin bir uzantısı olarak görmektedir.
Read articleGeçiş Nesnesi
Geçiş nesneleri bu noktada bebeğe yardımcı olur. Bebek, psikolojik olarak nesneye annenin sakinleştirici özelliklerini aktarır, ve böylece anneden fiziksel olarak uzakken bile bu geçiş nesnesinin yardımıyla kendi kendini sakinleştirebilir. Bebek nesnenin anne olmadığının farkındadır, bu yüzden nesneye olan yakınlığı nedeniyle kendi kimliğini tehdit altında hissetmez.
Read articleYaratıcılık ve Delilik
Michel Foucault, “Deliliğin Tarihi” isimli eserinde deliliğin yalnızca biyolojik bir olgu değil, sosyo-kültürel bağlamda kişilere toplum tarafından kontrol edilmekte zorlandıklarında verilen bir etiket olduğu konusunda tartışmıştır. Thomas Szasz ise “delilik cidden var mıdır” üzerine ruhsal hastalık kavramını tamamen reddeden bir görüş ortaya atmıştır. Ona göre bu kavram bireyleri toplumdan sapma konusunda kontrol etmek için ortaya atılan bir olgudur.
Read articleAna Rahmine Dönüş
Bebek, anne karnında güvenli olan o amniyon sıvısının içerisindeyken dış dünyaya kendini kapatmış bir vaziyettedir. Doğum, onu bu güvenli ortamdan koparan travmatik bir deneyim olarak algılanabilmektedir. Bebek, dış dünyaya çıktığında artık birincil nesnesinin ondan ayrılabileceği ve farklılaşabileceği bilinciyle yüzleşir. Bu ise onu güvenle saran ve tehlikelerden uzak tutan uterusa yeniden dönmeye dair düşlemlerle karşı karşıya bırakmaktadır.
Read articleKendi Başına Kalma Kapasitesi
Yalnız kalma kapasitesi gelişmemiş bir birey sürekli ötekinin varlığına ihtiyaç duymaktadır. İhtiyaç duyulan nesnenin varlığı haz ilkesinin doyurulduğu bir süreç başlatırken birey nesnenin uzaklaşması gereken her anda terk depresyonunu tatma eğiliminde olabilmektedir. Bu ise yalnız kalmaktan kaçınma, nesneye bağımlı olma ve durmaksızın ötekinin varlığına ihtiyaç duyma gibi durumları doğurabilmektedir.
Read articleYok Olma Anksiyetesi
Yok olma anksiyetesi bireylerin varoluşunun sonlanacağına, dünyadan silinip gidivereceğine dair yaşadıkları bir anksiyete çeşididir. Aslında Thanatos’a karşı bir başkaldırı olarak da ifade etmek mümkün olabilmektedir. Kişi travmanın getirdiği yıkım dürtülerinden korunmak için çok sayıda semptom göstermeye başlamaktadır. Travma Sonrası Stres Bozukluğu, anksiyete krizleri, mide bulantısı ve dehşet kaynaklı felç geçirme bu semptomlardan bazıları olabilmektedir.
Read article