Varoluşçu Terapi
Varoluşçu terapi, insanın anlam ve değer arayışı gibi varoluşçu felsefenin ilgi alanlarına dayanan bir psikoterapi türüdür. Varoluşsal psikoterapi diğer terapi ekollerine göre daha felsefi bir bakış açısına sahiptir. İnsanın özgür iradesini kişinin hayatında bir anlam yaratma ve mevcut yaşamında anlam bulması için teşvik edici rol oynar. Kökeni varoluşsal teoriye dayanmaktadır. Varoluşsal teoriye göre kişi kendi seçimlerinin sorumlusudur ve hayatında özgürdür. Bireysel, çift, aile ve grup terapilerinde uygulanabilen bir ekoldür. Rollo May’e göre varoluşsal psikoterapiyi ‘’kişinin kendi varlığıyla doğrudan ve saf bir biçimde karşılaşması’’ şeklinde tanımlamıştır. İnsanın varoluşsal problemlerini terapinin ana merkezine koymaktadır.
Varoluşsal terapi, varoluşçu teoriye dayanır. Her insanın hayatta yalnız olduğunu, yaşamın birey için bir anlamı olması gerektiğini, kişinin kendi eylemlerinden sorumlu olduğunu ve ölümün kaçınılmaz olduğunu belirtir. Varoluşçu teori, bir insanın anlamlı bir yaşam yaratmak içim özgür iradeye sahip olduğunu söyler.
Varoluşçu ekole göre insanın 4 tane varoluşsal kaygısı vardır:
- Yalnızlık (İzolasyon): Varoluşçular insanın doğuştan yalnız olduğunu söylemişlerdir. Hayata bağımsız bir varlık olarak geliriz ve hayattan yalnız bir şekilde ayrılırız. Varoluşsal izolasyonun doğası bunu gerektirmektedir. Birey günlük hayatında bu kaygıyı kolaylıkla fark edebilmektedir. Kişi bu kaygının farkında olup kabul ettiği sürece insanlarla sağlıklı ilişkiler kurabilmektedir aksi takdirde yalnız kalma kaygısıyla sağlıksız ilişkiler kurma ihtimali daha yüksektir. İzolasyonla ilgili varoluşçu terapinin amacı, danışanların başka bireylerle bağlantı kurmasına yardımcı olurken aynı zamanda kaçınılmaz olan kişiler arası mesafeyi kabul etmelerine yardımcı olmaktır.
- Özgürlük: İnsanlar anlamlı yaşamlar yaratma özgürlüğüne ve sorumluluğuna sahiptir. Birey yaptığı her eylemde olduğu gibi yapmadığı her eylem için de sorumludur. Bu sorumluluğun farkında olmak kişinin hayatında aldığı kararların kendisinin üretimi olduğunu anlamasına yarar. Özgürlük kaygısı günlük hayatta fark edilmesi zor bir kaygıdır. Kişi bu kaygıyı hissetmemek için kendi kararlarından başkalarını sorumlu tutar veya başkalarının onun yerine karar almasını bekler. Kişinin kendi sorumluluğunu üstlenmemesi psikolojik problemlere sebep olacağından psikoterapilerde bu kaygı üzerine yani kişinin kendi kararlarının sorumluluğu kabul etmesi üzerine çalışılmaktadır.
- Ölüm: Ölüm hayatın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Birey doğduğu andan itibaren bu olguyla yaşamaktadır. Yaşamın olduğu yerde ölüm, ölümün olduğu yerde de yaşam bulunmaktadır. Bu kaygı ölümün kaçınılamayacak bir olgu olduğunun gerçeği ile yaşama arzusu arasındaki çatışmadan ortaya çıkar. Psikopatoloji ölümün kaçınılmazlığı ile başa çıkamamaktan kaynaklanmaktadır. Birey bu kaygıyı bastırmak için yaşam enerjisinin büyük kısmını harcamaktadır.
- Anlamsızlık: Birey sürekli hayatına bir anlam atfetmeye çalışır ve hayatın anlamını sorgular ancak ölümün olduğu dünyada her şey yok olacaksa yaşamın ne anlamı var şüphesiyle karşı karşıya kalır. Bu şüphe anlamsızlık kaygısına sebep olur. Hayatta her şey geçiciyse fikri kişide psikopatolojiye sebep olabilir.
Varoluşçu terapistler, insanların dört varoluşsal kaygıyla nasıl etkileşime girdiklerinden dolayı psikolojik problemler yaşadıklarına inanırlar. Terapide kişi, insan yalnızlığının neden olduğu içsel çatışmayı, yaşamın hiçbir anlamı olmadığı hissini, hayatının sorumluluğunu ve ölümün kaçınılmazlığını ele alır. Terapinin amacı, kaygı veya suçluluk gibi “olumsuz” duyguları ortadan kaldırmak değildir. Psikoterapinin genel amacı insanın gelişmesi için bireyi teşvik etmektir. Varoluşsal kaygılar seans içerisinde çalışılmaktadır (örnek; uçağa binme korkusu ölüm kaygısından kaynaklanıyor olabilir).
Varoluşçu terapi, insanların koşullarına rağmen yaşamda anlam bulma özgürlüğüne ve sorumluluğuna sahip olduğunu vurgular. Varoluşçu terapi, bir kişiye tanı koymak veya tedavi etmekle ilgili değildir. Bunun yerine terapist, anlamlı bir yaşam yaratma sürecinde olan kişiye yol arkadaşlığı eder. Varoluşçu terapistler, insanların varoluşsal sorunların farkındalığını sürdürmek ve onlarla birlikte yaşayabilmek arasında denge kurmalarına yardımcı olmaya çalışır.
Varoluşçu terapi, insanlara altta yatan içsel çatışmaları keşfetmek, yaşamda daha güçlü bir amaç duygusu geliştirmek ve onları mevcut koşullarına götüren yolları veya seçimleri incelemek de dahil olmak üzere birçok yönden fayda sağlayabilir. Varoluşçu terapi, aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok farklı ruh sağlığı zorluğunu aşmak için kullanılabilir:
Depresyon, kaygı, travma sonrası stres bozukluğu, madde bağımlılığı, öfke problemleri
Varoluşsal terapi, tıbbi müdahale gerektiren psikiyatrik ihtiyaçları olan kişiler için etkili olmayabilir. Geçmişi analiz etmek isteyen hastalar, günümüzle daha çok ilgilendiği için varoluşçu terapiden de yararlanamayabilir.
Varoluşçu terapi seansına giden ve ilerleyen kişiler hayatında daha fazla anlam bulabilir, motivasyon ve öz farkındalığı artırabilir. Anlam arayışı, varoluşçuluğun temel bir kavramıdır ve bu nedenle varoluşçu terapinin en büyük faydalarından biri, bir danışanın tutkulu olduğu bir amaç bulmaktır. Bu amaç, insanlara kendilerini dünyaya yönlendirebilecekleri ve deneyimlerini anlamlandırabilecekleri bir nokta verirken, hayata karşı olan donukluğu ve ilgisizliği önleyebilir. Varoluşçu terapi, insanların kararlarının kendilerine ait olduğunu ve kendilerine fayda sağlayacak, onlara mutluluk ve tatmin getirecek seçimleri yapma özgürlüğüne sahip olduklarını fark etmelerine de yardımcı olabilir.
Ölüm,Yalnızlık (İzolasyon),Özgürlük,Anlamsızlık,Varoluşçu terapi,danışan,terapist
istanbul psikolog,beşiktaş psikolog,şişli psikolog,online terapi,online psikolog,en iyi psikolog,tavsiye psikolog,psikolog ücretleri,istanbul psikolog çağrışım