ADIM ADIM PSİKOLOJİ BİLİMİ(4)
Psikohelp
Paylaş
David Hume David Hume Locke ve Berkeley’in fikirlerine katılmış ve onların fikirlerini bir sonraki seviyeye taşımıştır. Örneğin Berkeley’in maddenin birey tarafından algılanmadığı sürece birey için o maddenin varlığından söz edilemez fikrine katılmış, fakat yine Berkeley’in birey tarafından görülmeyen maddenin yine de var olmasının Tanrı’nın maddeyi hep algılıyor olmasıyla ilgili olan açıklamasına, bu tanrı fikrinin ortadan kalktığında ne olacağını sorarak başka bir boyuta taşımıştır. Locke’un basit tasarımların birleşerek karmaşık tasarımları oluşturduğu fikrini savundu ve bunu izlenimler ve fikirler hakkındaki düşüncelerinde de belirtti. İzlenim ve fikirler Hume’un psikolojiye olan katkılarından başlıcalarıdır. İzlenimler bugünkü psikoloji dilinde, duyum ve algıyla benzer özellikler gösterir ve Hume’a göre zihinsel yaşamın temelidirler. Fikirler ise uyaran olmadan tecrübe edilen, daha çok bugünkü hayal kavramına benzeyen bir yapıdır. İzlenimler güçlü ve canlıdır, fikirler ise izlenimlerin zayıf kopyalarıdır. Her iki içerik de basit ya da karmaşık olabilir. Basit fikirler, basit izlenimlere benzeyecektir. Karmaşık fikirler basit fikirlere benzemek zorunda değildirler çünkü bu karmaşık fikirleri daha basit birkaç fikir değişik şekillerde bir araya gelerek oluşturmuştur. [caption id="attachment_2026" align="alignleft" width="1024"] ADIM ADIM PSİKOLOJİ BİLİMİ(4) /Yeni Psikolojinin Felsefi Temelleri[/caption] Hume için çağrışımın iki temel kuralı vardır, süreklilik ve benzerlik. Yani iki fikir, olay, eşya birbirine ne kadar benzer ve sürekli ise birbirlerini o derece güçlü çağrıştırırlar. Bu da bugün hala kullandığımız klasik koşullanmanın temellerini oluşturmuş ve psikolojinin gelişimine bir düzlem oluşturmuştur. Hume da öncülleri gibi mekanik görüşe uyuyordu, empirizm ve çağrışımcılığın gelişmesini sağladı. Evrenin yasaları gibi zihinsel süreçlerin de yasaları olabileceğini, evren için yer çekimi yasası neyse zihin için de çağrışımın o olduğunu ileri sürdü. David Hartley Hartley çağrışımcılığın babası olarak bilinen isimdir. Fakat bu ünvanı bu alana kattığı şeylerden çok o güne dek bu konu hakkında söylenmiş tüm şeyleri belirli ve sistematik bir şekilde toplamasından dolayı almıştır. Locke gibi insan zihninin doğduğu anda boş bir sayfa olduğunu savunan Hartley, seviye seviye zorlaşan deneyimlerle yetişkin ve tecrübeli bireyin meydana geldiğini savunmuştur. Zihinsel süreçleri sadece çağrışım kullanarak açıklamaya çalışan ilk isimdir. Hartley için çağrışımın iki temel unsuru vardır. Bunlar: süreklilik ve tekrardır. Hafıza, muhakeme, heyecan gibi süreçleri süreklilikle açıklamaya çalışmıştır. Birbiri ardına gelen veya çakışan fikirler veya duyumlar birbiriyle birleşir yani çağrışır hatta birinin var olması diğerinin var olmasını da tetikler. Bu sebeple tekrar da çağrışım için çok önemlidir. James Mill Kendinden önce gelenlerin, zihnin mekanik bir yapı olduğunu göstermekte yeteri kadar cesur davranmadıklarını düşünür ve insan zihninin dışarıdan gelen uyaranlara içsel uyaranların da yardımıyla cevap verdiğini, mekanikten başka bir şey olmadığını savunur. Mill’e göre özgür iradeden bahsetmek mümkün değildir. Bu görüşüyle Skinner davranışçılığı başta olmak üzere mekanikten türeyen psikoloji ekolleri üzerinde etkisini sürdürmektedir. Mill sadece izlenimlerin ve fikirlerin duygusal sürecin etkisi olduğunu savunmuştur. Yine Mill’e göre zihnin yaratıcı bir süreci yoktur çünkü çağrışım oldukça pasif bir yapıdır. Belirli bir sırada ortaya çıkan duyumlar, fikirler şeklinde mekanik olarak işleyen bir süreçtir. John Stuart Mill J.S Mill babası J. Mill’in mekanik görüşüne karşı çıkmış ve zihnin pasif bir yapı olarak incelenmesi görüşüne katılmamıştır. Ona göre zihin fikirlerin çağrışımında aktif bir rol oynamaktadır. Karmaşık fikirlerin basit fikirler tarafından oluşmadığını kendilerine özgü yeni kalıplar taşıdığını savunur. Yaratıcı sentez belirli fikirlerin bir araya gelmesinden daima bu fikirlerden daha farklı bir oluşumun meydana gelmesi durumudur, örneğin kırmızı, mavi, yeşil renklerini belirli oranlarda karıştırarak beyaz elde edilebilir yani ortaya çıkan yeni ürün kendini oluşturan ögelerden tamamen farklı bir hal almış olur. Buna benzer şekilde basit fikirlerin bir araya gelmesinden ise karmaşık bir fikir ortaya çıkabiliyordu. Bu duruma ise zihinsel kimya adını verdi. Yazımızda bahsettiğimiz isimler, kişiler, kuramlar ve terimler bugünkü psikolojinin adeta emekleme aşamasında olan bebeklik halini bizlere gösteriyor diyebiliriz. Bugün kullandığımız, okuduğumuz psikoloji ekollerinin birçoğu psikolojinin felsefeden ayrılma aşamasında ortaya atılan fikir ve görüşlerden güç almış hatta birçoğu bu fikirlerden ayrılarak psikolojiye bambaşka bir boyut kazandırarak onu bir bilim haline getirmiştir.
Psikolog Elif AKSAR
Psikohelp Uygulamasını İndirin
kullanıcı Psikohelp'e güveniyor
Psikohelp Uygulamasını İndirin
© 2024 Psikohelp Tüm Hakları Saklıdır
0 (212) 216 23 67