Adleryen Terapi//İLK ANILAR//Bireysel Psikoloji

Psikohelp

Paylaş

Çocuk olsun, erişkin olsun, bir kişinin yaşam üslubunu belirlemek istiyorsak, şikayetleri konusunda biraz bilgi edindikten sonra ilk çocukluk dönemine ilişkin anılarını öğrenir ve bunları bize sunduğu diğer verilerle karşılaştırırız. Bir yaşam üslubu, üstünlük amacına yönelik çabalardan doğup çıkar. Bazı noktalarda ilgili davranış çizgisi  kuşkusuz gayet belirgin açığa vurur kendini. Kimi insanlar vardır, ilk çocuklu dönemine ilişkin anılarını sorduğumuz zaman "Belli bir anım yok" diyebilirler. Bu kişiler çocukluklarına bir göz atmaya içten yanaşmadıklarının bir belirtisidir. Buradan yola koyularak ilk çocukluk döneminin kendileri için hiç de hoş geçmediği sonucunu çıkarabiliriz.

Kimi insanlar henüz bir yaşlarındayken yaşadıkları olayları bile anımsayabildiklerini iler sürerler. Pek akla sığacak gibi değildir; aslında hayal ürünü ve gerçeklik taşımayan şeylerdir anımsananlar. Bu anılar da kişiliğin bir parçasıdır. Yine bazı kimseler vardır, akıllarına gelen şeyin gerçek anılar olup olmadığını, bunları anne ve babalarından mı işittiklerini kesinlikle bilmediklerini söylerler. Aslında bu anıların tümü ruhlarına girip yerleştiği için ilgi ve eğilimlerinin neler olduğunu bize gösterebilir.

Erken çocukluk dönemine ilişkin ilk anılarını sorduğumuzda kişinin aklına gelen ilk anının neyle ve hangi organ ile ilişkili olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin: Işıklar, armağanlarla donatılmış noel ağacı mı hatırladı veya işitsel bir şey mi hatırladı? Hatırladığı ilk anı problem yaşadığı bir organla veya yaşamış olduğu güçlüklerle ilgili olabilir. İlk çocukluk dönemine ilişkin en önemli anılardan biri ölüm olayını konu alandır. Bu kişiler ölüm konusuyla fazlaca ilgilenir, hastalık ve ölüme karşı savaşmakla vakit geçirir. Tıpla, eczacılıkla ilgilenen kesim yaşamın olumlu tarafında yer almıştır. İlk çocukluk dönemine ilişkin anılar eylem ve tutumların nedeni değil onlara işaret eden ima ve belirtilerdir. Kişinin yaşamından neler geçtiğini, gelişiminin nasıl bir akış izlediğini gösterir. Bir amaca yönelik devinimi sergiler, bu arada hangi engellerin aşıldığını anlatır, bir insanın nasıl ve neden yaşamın daha çok belli bir yanıyla ilgilendiğini açıklar. (Adler, 1984)

Vücut Devinimi ve Pozisyonlar

Fazla dik duran, baston yutmuş gibi bir izlenim bırakan biri, kendini görünmek istediğinden çok daha az büyük ve güçlü hissettiğini düşünebiliriz. Tam karşıtı kambur duran birinin korkak sayılabilecek kimseler olduğunu düşünebiliriz. Bir masaya ya da sandalyeye yaslanmadan duramayan kişilerin, kendi güç ve kuvvetlerine bel bağlamayarak bir yerden destek bulmaya çalışırlar. Diyelim annesini bir sandalyeye oturtup, çocuğu odadan içeri salarız.

Çocuk odadaki kimsenin yüzüne bakmadan doğru annesine gidip, onun sandalyesine veya kendisine yaslandığını görürüz. Çocuğun desteklenmek istediği yolundaki yargımız kesinlik kazanır. Çekememezlik, aşağılık duygusunun bir belirtisidir. Az miktarda çekememezlik normaldir, insanı çalışmaya kanalize edebilmeli, insanda ilerleme eğilimini uyandırmalı ve sorunların üzerine gitme isteğini ona verebilmelidir. Kıskançlığa gelince hayli çetin ve tehlikeli bir tutumdur; çünkü asla yarar sağlamaz insana. Kıskançlığın temelinde güçlü bir aşağılık duygusunun saklı yattığını görürüz. Bu kişilerin idealini gözden geçirdiğimizde; yüksek mevkiden indirilmişlik ve hakları kısıtlanmışlık duygusuyla karşılaşırız. (Adler, 1984)

DÜŞLER VE YORUMLARI

Gördük ki uyanıkken yaşamımızı üstünlük amacı belirlemektedir, düşleri de üstünlük amacı belirler. Bir kimsenin yaşamın sorunlarının çözümünden kaçmak gibi bir amaç izlediğini bilirsek, onun sık sık yere yıkıldığı düşler göreceğini de kestirebiliriz. Anlamı da; «Daha çok ileriye gitme, eline yenilgiden başka şey geçmeyecektir.» Kişi geleceği hakkındaki görüşünü bu gibi düşüncelerle açığa vurur. Hipnozla ilgili kişiyi uyanıkken birtakım tutukluklar nedeniyle açığa vuramadığı görüntü, düşünce anımsamaları üretip ortaya koymasını sağlayabiliriz. Örneğin hatırlayamadığı, unuttuğu ilk anılara kadar uzanıp ortaya koyabiliriz. (Adler, 1984)

Hızlı Göz Devinimleri (REM) Uykusunda Davranış Bozukluğu dsm 5 tanı kriterleri

EĞİTİM VE SORUNLU ÇOCUKLAR

Eğitimin genel ilkesi, insanların ilerideki yaşamla uyum içinde bulunmaları zorunluluğudur. Yani eğitim bir ulusun ideallerine uygun düşecektir. Okul, çocuklardaki sosyal davranış eğilimini ailelerin kendilerinden önemli ölçüde daha kolay yönetir ve kontrol edebilir çünkü devletin beklentilerine daha yakın görür kendini.

Çocukları şımartmaz ve onlara karşı daha bağımsız bir tutum izler. Bireysel psikoloji, ileride seçeceği mesleğe ilişkin çocuğun ilk anılarını ve hayallerini araştırır, duruş ve oturuşunu, vücut devinim ve pozisyonlarını inceler, ayrıca çocuğun aile içindeki yerinden yola çıkarak belli sonuçlara varır. Ailenin en büyük çocuklarında, tutucu bir zihniyet egemendir. Genellikle güç ve iktidara büyük bir hayranlık beslerler. İkinci çocuk ise, sürekli ilerisinde koşan birinin peşine takılmış gider ve onun gibi başarılara kavuşmayı arzular. Son doğan çocuk, hepsinden iyi gelişen, aile bireylerinden bambaşka bir yol izleyendir. Aile üyeleri bilimle uğraşıyorsa o sanata, tüccarlığa yönelir. (Adler, 1984)

HATALI YAŞAM ÜSLUBU

Birey, ancak toplumla kaynaşıp iç içe girerek birey niteliğini kazanır. Yanlış bir ideali benimsemiş kişi, üç yaşam sorunuyla hesaplaşmayla yüz yüze bulur kendisini. Birincisi sosyal sorun, ikincisi meslek sorunu, üçüncüsü ise sevgi ve evlilik sorunudur. Sosyal sorun, bizim başkalarına, insanlığa ve onun geleceğine karşı davranışlarımızla ilgilidir. Meslek sorununa gelince, bir başkasının kumandası altında çalışmayı asla beceremeyecektir.

İş konusunda güvenilir biri olarak bakılamaz çünkü firmanın çıkarlarını kendi çıkarlarından önde tutamaz. Meslek hayatında başarı, kişinin sosyal uyum sağlayabilmesine bağlıdır. Komşularının müşterilerin gereksinimlerini anlamak, dünyayı onların gözüyle görüp kulağıyla işitmek, bir yerde onlar gibi duyup hissetmek, kişiye meslek hayatında büyük avantaj sağlar. Sosyal ve mesleki bakımdan hatalı uyuma yol açan toplumsallık duygusunun eksikliği, karşı cinsle iletişimde de yeteneksizliğin nedenidir. Düşünce ve duyguları salt kendi çevresinde dönüp dolanan bir insan, kuşkusuz evlilik yaşamını sürdürecek gibi hazırlanmış değildir. (Adler, 1984)

YASALARA AYKIRI DAVRANIŞ VE TOPLUMSALLIK DUYGUSUNUN EKSİKLİĞİ

Sosyal hatalı uyumlara yol açan, aşağılık duygusunun ve üstünlük sağlama çabalarının toplumsal sonuçlarıdır. Bazı insanlarda söz konusu komplekslere rastlanmayışının nedeni, onlardaki aşağılık ve üstünlük duygusunun toplumsallık duygusu, cesaret ve sağduyu mantığıyla sosyal bakımdan yararlı alanlara kanalize edilmesidir. Bir aşağılık kompleksinin seyrek olmayarak bir üstünlük kompleksinin gerisinde gizlendiği görülür; bu gibi durumlarda üstünlük kompleksi denge sağlayıcı bir rol oynar.

Bir aşağılık kompleksi; açıkgözlülük, ihtiyat(ileriyi düşünerek ölçülü davranma), kılı kırk yararlık, yaşamın temel sorunlarına sırt çevirme, kendine her türlü ilke ve kurallarla sınırlanmış dar bir etkinlik alanı arama, kalabalık karşısına çıkmaktan korkma, sürekli bastona dayanıp durma gibi özellikler de kendini belli edebilir. Bir insandaki aşağılık kompleksi, sıklıkla o kişinin özel hiçbir yeteneğe sahip olmadığı düşüncesinden kaynaklanır. Sanılır ki bazı insanlar yetenekli, bazıları değildir. Böyle bir görüşün kendisi de bir aşağılık kompleksinin belirtisidir. Bireysel psikolojiye göre, herkes her türlü başarıyı elde edebilir. (Adler, 1984)

SEVGİ VE EVLİLİK

Sevgi ve evliliğe gereği gibi hazırlanmak, ilk planda kendini insanlığın bir üyesi gibi hissetmeyi ve sosyal uyum sağlamış olmayı gerektirir. Sevgi ve evlilik her iki taraftan da olağanüstü bir duygudaşlık, karşısındakiyle özdeşleşme bakımından olağanüstü bir yetenek ister. Şımartılmış çocuklar, evlilikte kendi tiplerine sadakatten ayrılmaz, seçecekleri eş tarafından şımartılmayı arzularlar. İki şımartılmış kişinin evlendiğini varsayalım. Her iki taraf da partnerinden şımartılmayı bekleyecek ve iki taraf da şımartan rolüne üstlenmeye yanaşmayacak. Her biri öteki tarafından anlaşılmadığı duygusuna kapılacaktır. Sevgi ve evlilik sorunlarının içinden ancak sosyal uyum sağlamış kişiler çıkabilir. Bu alanda işlenen bütün hataların büyük bölümü toplumsallık duygusunun eksikliğinden kaynaklanmakta, böyle bir eksiklik de ancak insanların kendi kendilerini değiştirmeleri durumunda giderilebilmektedir. (Adler, 1984)

CİNSELLİK VE CİNSEL SORUNLAR

Çocuklarla ilgilenirken cinsellik konusuna gereğinden çok önem vermemeli, bu konu da normal sorunlardan biri gibi ele alınmalıdır. Çevrenin ilgisini sürekli üzerine çekmek isteyen ve başkalarının önüne geçmek isteyen bir çocuk, cinselliğini de çevrenin dikkatini üzerinde toplamak ve başkalarının önüne geçmek amacıyla geliştirecektir. Dolayısıyla birden çok kişiyle cinsel ilişkide bulunacaktır. Cinsel anormal davranışların asıl çekirdeği aşağılık kompleksidir.

Sadizmden ve çocukları sapık heveslerine alet etme suçundan mahkeme önüne çıkan bir adamın durumunda sözünü ettiğimiz eğilimlerin nasıl oluştuğunu somut biçimde görebiliriz. Adamın gelişim sürecinde zorba ve otoriter bir kadın olan annesini sürekli eleştirip durduğunu, okulda zeki ve iyi bir öğrenci olmasından dahi tatmin olmadığını söyler. Böyle bir çocuğun kafasında kadınlar sert, aşırı titizdir ve onlardan zorunlu durumlar dışında olabildiğince uzak durmaya çalışır. Korku da kendisini cinsel bakımdan uyardığı için daha sonraları kendine veya başkalarına ceza vermekten, işkence etmekten ya da bunları hayal etmekten haz alır. Cinsel içgüdünün, gereği gibi eğitilmesinde, cinsel isteklerin, bütün bedensel etkinliklerimizin kendilerine gerekli dışavurumu sağlayabileceği olumlu bir amaca yöneltilmesi gerekir. Amaç doğru seçilebilirse, ne cinsellik ne de bir başka yaşamsal dışavurum, aşırılık tehlikesinin tehdidi altında bulunur. (Adler, 1984)

Kaynakça

Adler, A. (1984). Yaşama Sanatı. A. Adler içinde, Yaşama Sanatı (s. 23-227).

 Psikolog Gamze ÖZBEK

Yorum Yap

Yorumunuz değerlendirmeye alındı.

Yorumlar

Hem Online Terapi hem yüz yüze Terapi Seçenekleri

Psikohelp Uygulamasını İndirin

herohero
heroheroheroherohero
50bin +

kullanıcı Psikohelp'e güveniyor

Yardım

Canlı Destek

Bize Ulaşın

0 (212) 216 23 67

Psikohelp Uygulamasını İndirin

herohero

© 2024 Psikohelp Tüm Hakları Saklıdır

0 (212) 216 23 67

Sorularınız mı var? Bizimle Konuşun
Yardımcılarımızdan birini seçerek devam edin
Canlı Destek 1
Canlı Destek
Aktif
Canlı Destek 2
Canlı Destek
Aktif
Canlı Destek 3
Canlı Destek
Aktif