Bebekler ve Tebessüm
Daniel Stern, bebeklerle ilgili saha çalışmalarını gelişim teorisine entegre eden ilk psikanalistlerden biriydi. Bebeklerin çoğunlukla yaşamlarının ilk iki haftasında, uykularında rüya görürken (REM uykusu da denir) veya uyuklarken tebessüm ettikleri görülür. Bir bebeğin uyanık olduğunda veya gözleri açık tetikte beklerken tebessüm ettiği pek görülen bir durum değildir. Bu gülümsemelerin kimisi uçar gider, kimisi uzar, kimisi asimetrik ve çarpık olur, örneğin ağzın sadece bir köşesi yukarıdadır, kimisinde ise bizlere bir melek kadar güzel gelirler. Dış dünyada olanlarla hiçbir ilgileri yok gibi görünürler; bu gülümsemeler sadece nörofizyolojik boşaltım döngülerinin ve beyin boşaltımlarının yansımalarıdır; beynin içkin işlevi dışında gaz kabarcıkları veya vücudun herhangi bir kısmı ile de alakalı değildir. Stern’e göre bu gülümseme içten geldiği ve dışarıyla hiçbir bağlantısı olmadığı için endojen yani iç kaynaklı tebessüm olarak adlandırılır.
Araştırmalara göre 6 hafta ile 3 ay arasında bebeklerin tebessümleri dışa doğru yönelir ve dış olaylardan sonra ortaya çıkar. Artık farklı görüntüler ve sesler de tebessüme sebebiyet verir duruma gelir. Bununla birlikte, tüm bu dış uyaranlar arasında, bir bebeği gülümseten en tahmin edilebilir unsurlar çevresindeki insanların yüzü, insanların bakışları, yüksek sesler ve gıdıklamadır. Bu nedenle, bir tebessüm dışa dönük olmaya başladığında genellikle sosyal bir gülümsemedir.
Üçüncü ay civarında tebessüm gelişimsel bir sıçrama yapar ve davranış olarak ortaya çıkan bir araç haline gelir. Bunu bir araç olarak kullanıldığını söylediğimizde şunu kastediyoruz: Çocuk birinden yanıt almak için gülümser; örneğin annesiyle beraberken annesinin ona geri gülümsemesini veya annesinin sesini duymak için çabalar. Ancak bebeğin tebessümünün görüntüsü değişmez, aynı kalır.
Dördüncü ay civarında gelişim sürecinde son atılım gerçekleşir; uygun ve koordineli koşullar altında bir tebessüm oluştururlar. Diğer yüz ifadelerinin bir parçası olarak eşzamanlı şekilde ortaya koymaya başlarlar. Çocuğun yüzünde daha karmaşık ifadeler farkedilir; örneğin hafifçe kaşlarını çatarak bir tebessüm oluşturur.
Tebessüm gelişimi ile ilgili bu aşamalar, bebeğin algısal ve bilişsel yeteneklerinde paralel bir gelişim olmadan yaşanamaz. Bu beceriler, alışık olduğumuz tebessümün farklı durumlarda, farklı uyaranlara tepki olarak ortaya çıkmasını ve farklı işlevleri yerine getirmesini sağlar. Peki Stern neden bu değişikliklerin büyük ölçüde doğuştan gelen eğilimleri yansıttığını düşünüyor? Farklı çevresel ve sosyal koşullarda yetişen çocukların süreç ve gelişim çizelgesindeki çarpıcı benzerlik, Stern’ün öne sürdüğü iddiayı güçlendirir niteliktedir. Başkalarının gülümsemelerini görme veya taklit etme fırsatı bulamamış olan, kendi tebessümleri aynalanmayan veya geri bildirim verilmeyen görme engelli çocuklarla ilgili ikna edici araştırmalar yapılmıştır. Bir tebessümün aksine, gülmek doğuştan gelmemektedir ve bununla birlikte içsel kaynaklı bir aşamadan geçerek ortaya çıkmamaktadır. Başlangıçta, dört ve sekizinci aylar arasında, dış uyaranlara tepki vermek üzere ortaya çıkar. İlk olarak, gıdıklama gibi hassas uyaranlarla 6 aylıkken ortaya çıkar. 7 ila 9. ay sonrasında işitsel olaylarla daha çok etkinleşir, 10 ve 12. ay sonrasında görsel olaylar sebebiyle daha hızlı tetiklenir. Ancak bir tebessüm gibi, bir gülmek veya kahkaha atmak da ortaya çıktığı andan itibaren hayat boyunca pek değişmez.
Psikolog Çiğdem Başyurt
KAYNAKÇA
J. Palombo, H.K. Bendicsen, B.J. Koch, (2018), Psikanalitik Gelişim Teorileri Rehberi 2.Cilt, İSTANBUL, Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, ISBN 978-625-7309-28-8 (1.c), 978-625-7309-27-1 (Tk)
Bebekler ve Tebessüm,çocuk,Daniel Stern,çevre,
Bebekler ve Tebessüm,çocuk,Daniel Stern,çevre,
Bebekler ve Tebessüm,çocuk,Daniel Stern,çevre,
Bebekler ve Tebessüm,çocuk,Daniel Stern,çevre,
Bebekler ve Tebessüm,çocuk,Daniel Stern,çevre,
istanbul psikolog,beşiktaş psikolog,şişli psikolog,online terapi,online psikolog,en iyi psikolog,tavsiye psikolog,psikolog ücretleri,istanbul psikolog çağrışım