Kendi Başına Kalma Kapasitesi
Psikohelp
Paylaş
Kendi başına olma kapasitesinden bahseden ilk kişi Winnicott olmuştur. Winnicott bunu başkasının varlığında yalnız kalabilmek ve kişinin kendi içsel dünyasına olumlu bir dönüş yaşayabilmesi olarak tanımlamaktadır. Kendi başına kalabilen bir birey için yalnızlık, olumlu bir deneyim olmaya başlayarak kişinin kendiliğini etkinleştirebilmesi için bir fırsat elde edebilmesine yardımcı olmaktadır.
Kişilerin kendi başına kalma kapasitesine erişebilmesi için kendiliklerini ve içlerindeki yıkıcı parçaları kabul etmeye başlamaları gerekmektedir. Bununla beraber kişi ötekinin varlığından uzaklaşarak kendini deneyimleme imkanına ulaşmaktadır. Bu kapasitenin gelişimi erken dönemdeki bakım veren ilişkilerine dayanmaktadır.
Kişinin gelişim döneminde bakım verene olan ihtiyacı en başından varlığını göstermektedir. Bakım veren kişinin gelişim ilerledikçe bireye ayrılması ve kendiliğini deneyimlemesi için bir alan oluşturması gerekmektedir. Çocuğun davranışlarına sürekli müdahalede bulunan ve tümgüçlü bir yaklaşımla füzyon halinden sıyrılamayan bir bakım veren çocuğun bireyselleşmesini ve ayrışmasını zorlaştırmaktadır. Bu ise yalnız kalma kapasitesinin gelişmesinde aksamalara neden olabilmektedir.
Yalnız kalma kapasitesi gelişmemiş bir birey sürekli ötekinin varlığına ihtiyaç duymaktadır. İhtiyaç duyulan nesnenin varlığı haz ilkesinin doyurulduğu bir süreç başlatırken birey nesnenin uzaklaşması gereken her anda terk depresyonunu tatma eğiliminde olabilmektedir. Bu ise yalnız kalmaktan kaçınma, nesneye bağımlı olma ve durmaksızın ötekinin varlığına ihtiyaç duyma gibi durumları doğurabilmektedir.
Bakım verenin bireye yaklaşımında istikrarlı bir tutum göstermesi de dikkat edilmesi gereken hususlardan biri olabilmektedir. Kimi zaman bir olma, birleşme arzusunda hareket eden kimi zaman ise tamamen varlığını geri çekerek kişiyi suçlayan bir yalnızlığa iten davranışlar kişide güvensiz bir bağlanma örüntüsünün oluşumuna neden olabilmektedir. Bazen ebeveynler çocukların kendi başına olma ve bireyselleşme düşüncesine tehlike gözüyle bakarlarken kendilerini tehdit altında hissetmektedirler. Bu ise çocuktan tamamen uzaklaşma ve onu ayrıştığı için cezalandırma isteğiyle terk etme davranışına onları yönlendirebilmektedir. Kimi zaman ise ebeveynler bu ayrışmadan tamamen korkarak bireyi bunun yanlış olduğuna dair ikna edip onu kendi yakınlarında tutmaktadırlar. Bu ise yapışma davranışına ve bakım veren ile çocuk arasındaki füzyon olgusuna doğru yol almaktadır.
Kesin olarak doğru bir davranış olduğundan bahsetmemekle beraber güvenli bir ayrışma oluşabilmesi için bakım verenin çocuğa ihtiyacı olduğunda orada olduğunu ve şefkatinin ondan esirgemeyeceğini bildirerek onun yalnızlığına ve bireyselleşmesine saygı duyması iyi bir yol olabilecektir. Bunun aracı, çocuğu tehlikelere karşı korurken kendi başına kalma kapasitesini de güçlendirecek eylemlere başvurmak ve onun kendiliğini etkinleştirebilmesi için ona bir alan yaratmaktır. (beşiktaş psikolog)
Online ve Yüz Yüze Uzman Klinik Psikolog Kadromuz için Tıklayın
Ücretsiz/Uygun Psikoterapi için Tıklayın
Ücretsiz Terapi için Tıklayın
Psikolog Deniz Geçginer
KAYNAKÇA
Winnicott, D.W. (1958) The Capacity to be Alone. London: The Hogarth Press.
Elliot, T. S. BİREYİN KENDİ BAŞINA KALMA KAPASİTESİ.
istanbul psikolog, online psikolog, online terapi, yüzyüze terapi, uygun ücretli terapi
Alt Başlıklar
Alt başlık bulunamadı.
Psikohelp Uygulamasını İndirin
kullanıcı Psikohelp'e güveniyor
Psikohelp Uygulamasını İndirin
© 2024 Psikohelp Tüm Hakları Saklıdır
0 (212) 216 23 67