Organik Kökeni Olmayan Kronik Ağrılar :Fibroloji

Kronik ağrı aynı zamanda tüm depresif bozukluklarla ilişkilidir. Kronik ağrının duygudurumu etkilediği ve psiklojik stres yarattığı göz önünde bulundurulduğunda depresyonun görülmesi manidar olmakla birlikte depresif bozuklukların ağrı öncesinde de sıklıkla görülüyor olması dikkate değerdir.

Organik Kökeni Olmayan Kronik Ağrılar :Fibroloji

Fibromiyalji yunanca lif, kas ve ağrı kelimelerinin birleşiminden oluşan, yaygın ağrı ve şiddetli yorgunluk semptomlarını kapsayan kronik bir ağrı sendromu, eklem dışı romatizmal bir hastalıktır. Fibromiyalji hastalarının vücutlarının pek çok kısmında hassasiyet görülür ancak hastalığın organik nedenleri hala bilinememektedir. Uyku bozuklukları ve psikolojik sıkıntılar da fibromiyaljiye eşlik edebilir. 2016’dan beri tanı ve teşhis sürecinde tamamen hastanın söylemine bağlı kalınmaktadır. Hastalığın nedenlerinin bilinemiyor olması, odağı ruhsal faktörlere yönlendirmektedir. Ağrı yaşantısının kişilerin ruhsal süreçlerinden etkilendiği bilinmektedir. Ağrı bir yandan uyarı mekanizması olmakla birlikte diğer yandan kişilerin hayat kalitesini ciddi oranda etkileyebilmektedir.

Histeri hastalarında bilinçdışı çatışmanın konversiyon şeklinde vücut bulduğunu görürüz. Fibromiyalji gibi konversiyonun da organik kökenleri yoktur ve konversiyon motor bozukluklar, hareket ve duyu belirtileri olarak ele alınabileceği gibi ağrı da eşlik edebilir. Konversiyon pek çok farklı belirtiyi barındırmakla birlikte bu belirtiler zamanla başka belirtilere dönüşebilmektedir.  Ruhsal meseleler somatize edilerek yerini bedensel semptomlara bırakabilmektedir.  Fibromiyalji hastalarıyla yapılan gözlemlerde de ağrının genellikle travmatik bir olaydan sonra başlaması dikkat çekicidir. Özellikle sevgi yatırımı yapılan bir kişinin ölümünden sonra ağrıların başladığını görebiliriz. Bazı hastaların ağrıyı cezalandırma olarak yorumlaması kişilerdeki bilinçaltı suçluluk duygusunun varlığını düşündürür. Kronik ağrı hastalarında yoğun ve bastırılmak istenen öfkenin içe döndüğü de düşünülmektedir. Bedenin aynı zamanda bir ruhsal zarf işlevi gördüğü ve dış dünyayla ilişki kurmanın aracı olduğu düşünüldüğünde bedene yapılan ağrı yatırımı varoluşsal açıdan bedenin sınırlarını hissetmeye yönelik bir ihtiyaç haline geliyor da olabilir.

istanbul psikolog,beşiktaş psikolog,şişli psikolog,online terapi,online psikolog,en iyi psikolog,tavsiye psikolog,psikolog ücretleri,istanbul psikolog çağrışım

Ağrıyı nahoş bir duyum olarak düşünecek olursak ağrıyı anlamak için duyumların kökenine yani söz öncesi dönemdeki duyum-beden arası ilişkiye de bakmamız gerekir.  Haz ve hoşnutsuzlukla ilgili duyumlar hem kişinin kendiyle hem de dış dünyayla ilişkisine hizmet ederler. Bebeklerin kelime kullanımına başlamadıkları dönemde duygularını, zihinsel ve fiziksel durumlarını bedenleri yoluyla ifade ettiğini görürüz. Anneyle olan karşılıklı etkileşimler sürecinde anne bebeğin duygularına, davranışlarına anlam yükleyerek zamanla bebeğin simgeselleştirme kapasitesinin gelişimine katkıda bulunur. Ancak simgeselleştirmenin sekteye uğraması sonucunda duygular kendilerini söz alanında değil, beden alanında ifade etmeye devam ederler. Psikosomatik, sembolik bir temsile dönüştürülemeyen duygusal deneyimlerin ve bilinçdışı çatışmaların boşalım alanıdır. Beden pek çok şekilde kişinin ruhsallığını ifade edebilir. Aleksitiminin keşfi de bu düşünceye ışık tutmuştur. Aleksitimi duygularını tanımada ve ifade etmede zorlanan kişiler için kullanılan bir terimdir. Kronik hasta gruplarında aleksitiminin yaygın olarak görülmesi duygusal zorlanma durumlarında bedensel belirtilerin arttığının işareti gibidir.

Kronik ağrı aynı zamanda tüm depresif bozukluklarla ilişkilidir. Kronik ağrının duygudurumu etkilediği ve psiklojik stres yarattığı göz önünde bulundurulduğunda depresyonun görülmesi manidar olmakla birlikte depresif bozuklukların ağrı öncesinde de sıklıkla görülüyor olması dikkate değerdir. Yani depresyon ve ağrı arasında çift yönlü bir ilişki vardır. Bazı depresif ağrı hastaları depresyonu inkar edip tüm şikayetlerini bedensel ağrı üzerine yoğunlaştırabilmektedirler. Kişiler bedensel bir rahatsızlığı “deli” olmaya yeğ tutabilmektedirler.

Tütüncü, R., & Günay, H. (2011). Kronik ağrı, psikolojik etmenler ve depresyon. Dicle Tıp Dergisi38(2), 257-262.

Koç, K. & Sever, E. Fibromiyalji tanısı almış bir olgunun duyumsallığa dair yatırımın projektif testlerle değerlendirilmesi, Klinik Araştırmalar Işığında Psikanalitik Psikopatoloji ve Projektif Testler, 255-276.

Organik Kökeni Olmayan Kronik Ağrılar :Fibroloji,ağrı,beden,duygu,simgeselleştirme,konversiyon,hasta,sevgi,Aleksitimi

Organik Kökeni Olmayan Kronik Ağrılar :Fibroloji,ağrı,beden,duygu,simgeselleştirme,konversiyon,hasta,sevgi,Aleksitimi

Organik Kökeni Olmayan Kronik Ağrılar :Fibroloji,ağrı,beden,duygu,simgeselleştirme,konversiyon,hasta,sevgi,Aleksitimi

Organik Kökeni Olmayan Kronik Ağrılar :Fibroloji,ağrı,beden,duygu,simgeselleştirme,konversiyon,hasta,sevgi,Aleksitimi

Organik Kökeni Olmayan Kronik Ağrılar :Fibroloji,ağrı,beden,duygu,simgeselleştirme,konversiyon,hasta,sevgi,Aleksitimi

istanbul psikolog,beşiktaş psikolog,şişli psikolog,online terapi,online psikolog,en iyi psikolog,tavsiye psikolog,psikolog ücretleri,istanbul psikolog çağrışım

Facebook
Twitter
LinkedIn
Telegram
Yorumlar