Panik Atak Nedir ve Tarihçesi
Psikohelp
Paylaş
Panik atak, ortada belli bir tehlike durumu olmadığı halde şiddetli bir endişe, korkunç bir şey olacağı
hissi ile beraber gelen ani kalp çarpıntısı, hızlı nefes alıp vermek, titreme, terleme, göğüs ağrısı,
göğüste baskı, bulantı vb. belirtilerin ortaya çıkmasıyla kişinin kendisini o an ölecekmiş gibi
hissetmesine neden olan fiziksel belirtiler gösteren korku nöbetleridir. Bu ataklar ani ve beklenmedik
bir şekilde ortaya çıkar, şiddetlenerek devam eder. Bu ataklar genellikle 10-30 dakika aralarında olur
ancak daha uzun sürenleri de var.
Panik atak hayatımız boyunca hepimizin başına bir iki defa gelebilecek bir şey fakat bunun sık sık
yaşanması ve bireyin sürekli korkuyla yaşayıp günlük işlevini kaybetmesi panik bozukluğuna neden
olur. Panik atak bozukluğunda insanlar düzenli olarak anksiyete, stres, endişe ve panik durumlarını
yaşar.
Panik kelimesi “ pan “ adı verilen vücudunun üst kısmı insan alt kısmı keçi olan bir yaratıktan
gelmektedir. Pan; sürüler tanrısıdır, korkunç görünümü ve korkunç çığlığı ile insanların ondan
korkmasına neden oluyor. bu korku insanlarda belli ataklara neden olduğu düşünülüyor ( Aygün,
2019).
İlk olarak M.Ö 4.yüzyılda Hipokrat’ın yazılarında anksiyete bozuklukları görülmüştür( Altıntaş, 2006).
1871 yılında Jacop Mendes Da Lasta, kalbin fonksiyonel bozuklukları olarak değişik bir formu olarak
belirttiği bir hastalıktan bahsediyor. Bu hastalığa da “ irritabl heart” adını veriyor. İrritable heart adını
verdiği bu hastalıkta çarpıntı, göğüs ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı gibi panik bozukluğundaki
belirtilerin olduğu bir tablo çıkartmıştır
Freud 1894 yılında “ anksiyete nevrozu” dediği bir sendrom tanımlamış, nevransteniden farklı bir
sendrom ortya atmıştır. Freud bu sendromda anksiyeteye birinci dereceden bir belirti olarak yer
vermiştir. Ayrıca anksiyete nevrozunda bulunan belirtilerin birçoğu şu an panik atakta yer alan
belirtileri içeriyor.
I.Dünya savaşı sırasında Da Casta “kalbin bozulmuş aksiyonu” adı altında takrar ortaya çıkan
sendromu için 1918’ de Lewis “ efor sendromu” adını öneriyor. Oppenheim ise “ nörosirkulatuvar
asteni “ terimini kullanmayı seçmiştir.
Melanie Klein panik bozukluğunu anksiyete nevrozundan ayıran ilk kişidir. Ayrıca panik atakla
agorafobi arasındaki ilişkiyi de ilk kez keşfeden kişi Klein’ dir ( Tükel, 2002). Agorafobi kelimesi
kalabalık ortamlarda bulunmaktan korkan insanlar için tanımlanmıştır. Bu tür korku yaşayan insanlar
aynı durumla yüzleşmemek ve bu endişeyi yaşamamak içinde genellikle dışarıya tek başına ya da
günlük işlevleri bozulacak kadar çıkmazlar. Aynı şekilde Panik atak yaşayan kişilerin yardımdan uzak
kaldıklarında, tekrar bu durumla karşılaştıklarında aciz duruma düşmekten korktukları için tek başına
dışarı çıkmayarak, birçok aktivitelerini aşırı derecede kısıtlarlar. Agorafobi genellikle panik atakla
beraber görülür.
Klein agorafobi ve panik atağı tek bir kategoride ele almıştır. Ayrıca DSM-III-R ve DSM-IV’ te
anksiyete bozuklukları tanı grubunda agorafobiyi içine alacak şekilde öne getirilmiştir ( Tükel, 2002)
Anksiyete nevrozu 1980’ de yayımlanan DSM-III kitabında Panik bozukluğu olarak yer almıştır.
Yazar
Halime ÇİÇEK
KAYNAKÇA
Dr. EBRU YURDAGÜL ALTINTAŞ, LEVENT D.B.A. PANİK BOZUKLUKTA YAŞAM KALİTESİ: 3 AYLIK İZLEME
ÇALIŞMASI, ADANA ( 2006)
TÜKEL, R. (2002). PANİK BOZUKLUĞU. KLİNİK PSİKİYATRİ DERGİSİ, 5(Supp: 3), 5-13.
AYGÜN, I. (2019) PANİK BOZUKLUKTA AYRILIK ANKSİYETESİ VE BAĞLANMA BİÇİMLERİNİN İLİŞKİSİ.
Alt Başlıklar
Alt başlık bulunamadı.
Psikohelp Uygulamasını İndirin
kullanıcı Psikohelp'e güveniyor
Psikohelp Uygulamasını İndirin
© 2024 Psikohelp Tüm Hakları Saklıdır
0 (212) 216 23 67