Terkedilme Korkusuyla Mindfulness ile Başa Çıkmak
[caption id="attachment_59167" align="alignright" width="1280"]
Terkedilme Korkusuyla Mindfulness ile Başa Çıkmak[/caption]
Uzun süren ve besleyici ilişkiler yaşamak çoğumuzun ihtiyacı ve isteği. Bu yüzden, özellikle romantik ilişkilerde, bir partner tarafından terkedilmek ya da tekedileceğine dair endişelenmek pek çok kişi için başetmesi zor bir deneyim. Amerikalı fizyolog Walter Bradford Cannon ve sonrasında bir çok araştırmacının da desteklediği üzere, doğada hayatımızı tehdit eden bir uyaranla karşılaşınca savaşma, kaçma ya da dona kalma tepkilerinden birini veriyoruz. Bu tepkiler genelde otomatik yani refleksif oluyor ve bizi koruyan, türümüzün devamını sağlayan bir işlevi var. ‘Hayatı Yeniden Keşfedin’ kitabına göre, duygusal tehditlerle karşılaştığımızda, aynı fiziksel bir tehlikeyle karşılaşmış gibi kaçınma, teslim, aşırı telafi gibi başetme tepkileri verebiliyoruz. Ama bunlar, doğada olduğu gibi bizi koruyan, hayatta kalmamızı sağlayan davranışlar olmak yerine bize zarar verebilen bir noktaya varabiliyor. Dr. Wendy Behary’ye göre terkedilme korkusu söz konusu olduğunda bu tepkiler kişide aşırı kıskançlık, şüphecilik, romantik ilişkilerden kaçınma, kendini suçlama, hatta kendine zarar verme davranışlarına kadar gidebiliyor. Şunu da unutmamak gerekir: Kişinin, terkedilmeyi gerçekte olduğunda fazla olası görmesi ve olduğunda da bununla başedemeyeceğine dair inancının oluşmasında çocukluk/ergenlik deneyimlerinin ve doğuştan gelen mizacının rolü büyük. Bazı başa çıkma davranışlarının o dönemde işe yaramış olması veya kişinin daha olgun bir yol bulamayacak durumda olması, aynı stratejilerin otomatikman yetişkinlikte de kullanılmasına sebep olabiliyor. Tabi bu durum, karşılaşılan problemle sağlıklı bir şekilde başedilmesine engel olur ve uzun vadede sorunun sürmesi için ortam sağlar. Çocukken yaşadığımız terkedilme deneyimine yetişkinlik hayatında rastlayınca sanki o zamandaymışız gibi yoğun duygular hissedebiliriz. Mesela çocukken anne babası ayrıldığı için babasını uzun dönemler göremeyen bir kişi, yetişkinliğinde eşine telefonla arayıp ulaşamayınca, terkedildiğine dair yoğun panik yaşayabilir. Ona ulaşmak, sesinin duymak için iş yerini arayıp toplantıdan çıkması için ısrarcı olabilir./
Terkedilme Korkusuyla Mindfulness ile Başa Çıkmak
Dr Michelle Skeen’in ‘Love Me Don’t Leave Me’ kitabına göre, biz bu rahatsızlık veren hisleri küçükken öğrendiğimiz için zihnimiz bunu anımsatan her olayda yaşananı yeni baştan işleme gereği duymuyor. Benzer olarak yorumladığı bir durumla karşılaştığında hemen belli duyguları, anıları tetikliyor. Bu da bazı tepkisel
davranışların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Zihnimiz, geçmişte olanla şimdi arasında bir kısa yol oluşturuyor. Yeni bir yol oluşturmuyor. Terkedilmeyle alakalı güçlü bir inancı olan kişi, bunu çağrıştıran stresli bir durumun içindeyken zihni o anda olandan çok, geçmiş yaşantısında vereceği kadar yoğun bir tepki veriyor.
Dr Skeen’in bu durumla başetmek için birkaç önerisi var. Bunlardan biri mindfulness (bilinçli fakındalık). Mindfulness sayesinde, o anı gözlemleyip, dikkatimizi tam olarak şimdi ve buradaya vererek, yukarıda da bahsettiğim hayatta kalmamızı sağlayan otomatik tepkileri vermek yerine durumun gerektirdiği kadar bir tepki vermeyi bilinçli olarak şeçebiliyoruz. Çünkü duygusal tehditler bizim için ne kadar acı verici olsa da, bizi öldürmeyecek. Bu durumda verdiğimiz aşırı tepkiler durumun daha da kötüleşmesi ve bizim daha mutsuz, endişeli hissetmemizle sonuçlanabiliyor. Aslında mindfulness sayesinde artık tepki değil, ‘cevap’ vermiş oluyoruz. Araştırmalar mindfulness ile belirsizliğe tahammülsüzlüğün azaldığını gösteriyor. Terkedilme anında yaşanan korkuyu ortadan kaldırmak için düşünmeden verdiğimiz tepkiler yerine, şu andaki bilgiyi ve deneyimi işleyerek, düşünerek karşılık verebiliriz. Ayrıca anda olmak, o anda bulunan ne varsa onu hissetmek için kendine izin vermeyi ve kabul etmeyi getiriyor. Duygu yoğunluğunun çok arttığı, stresli anlarda, o duygudan kurtulmaya çalışmak yerine orada gerçekten ne olup bittiğini gözlemlemek ve bu zor durumda kendine şefkat göztermek çok daha sağlıklı bir tavır sergilememize yardımcı olur. Tüm bunlar, dolaylı olarak bizim negatif inancımızı doğrulayacak şekilde davranmamızın da önüne geçmiş olur./
Terkedilme Korkusuyla Mindfulness ile Başa Çıkmak
Dr. Skeen, temel inançlarımızın tetiklendiği anları duygusal bir sise benzetiyor. Sis içerisinde kalınca, insan yardımcı olacak seçenekleri göremez ve eskiden işe yaramış yollara yeniden başvurur. Karşı saldırıya geçme, kendini birden ilişkiden geri çekme, aşırı talepkar olma veya kendini aşırı yemek, alkol ya da uyuşturucuyla avutma yoluna gidebilir. Bu tepkilerin hepsi “Beni sevmeyecek”, “Onun için yeterince iyi değilim.”, “Hakettiğim sevgiyi asla alamayacağım.” gibi inançlarla beraber gelir. Eğer bu inançlar tetiklenirse ve biz de zor duygular ve anıların sisinde kalmışsak gerçekte olanı göremeyiz. Ama eğer dikkatimizi maksatlı olarak an’a çekersek orada bir sis olduğunu ve biraz beklersek onun geçeceğini biliriz. Beklediğimizde de zaten vermeyi uygun bulacağımız tepkiyi seçme şansımız olur. Gerçekten de yoğun sis bastığı bir anda arabayla 150 km/hız ile gittiğinizi düşünün. Bu durumda kaza yapmanız, kendinize ya da başkalarına zarar vermeniz, yanlış bir yola sapmanız ne kadar olası değil mi? Orada yapılması gereken yavaşlamak, arabayı kenara çekmek ve sisin dağılmasını beklemek. Duygu yoğunluğunun çok arttığı durumlar için de bu geçerli. Eğer bunu beklemekte zorlanıyorsanız, beklerken önceden belirlediğiniz bir aktiviteyi yapmayı tercih edebilirsinz. Örneğin egzersiz yapmak. Spor yapmanın stresi yaratan kortisol hormonunu azalttığı ve doğal ağrı kesici olarak bilinen endorfin hormonunu arttırdığı düşünülüyor. Bu yüzden olan biteni daha iyi görebilmek ve uygun karşılık verebilmek için sisin geçmesini beklerken hafif egzersiz yapmak iyi bir fikir olabilir. Burada amaç, o duygulardan kaçınmak ve kendini durumdan koparmak değil, olumsuz sonuçlanacak bir tepki vermeyi engellemek için duygusal yoğunluk geçene dek kendinizi oyalamak.
İlişkiler çoğu zaman belli bir döngü izler. Sözü edilen tetikleyiciler meydana geldiğinde ve temel inançlarımız ortaya çıktığında bunu farkedebilmek çok da kolay olmayabilir. Burada zihnimizden gelip geçmekte olan düşüncelere, duyguları bedenimizde nerede ve nasıl hissettiğimize ve fiziksel duyumlarımıza odaklanmalı, onları adlandırmayı deneyebiliriz. Duygu ve düşünceleri adlandırmanın da olumlu sonuçları olduğu gözlenmiş, çünkü onları tek gerçek olarak değil anlık olarak içinde bulunduğumuz durumda yer aldığını görmüş oluruz. Mindfulness bir anlamda şimdi yaşadığımız olay ile geçmişte yaşadıklarımız arasına bir mesafe koyar. Nefese odaklanmak bizi bulunduğumuz ana geri getirir. Şu anda yaşadığımızın, geçmişte olan, acı verici yaşantımızdan farklı olduğunu hatırlatır. Ayrıca günlük hayatta terkedilme korkumuzu tetikleyen bir olay çoğu zaman çocuklukta yaşadığımız kadar acı verici olmaz bile. Mindfulness; geçmişle şimdi arasına mesafe koyarken yalnızca şimdide olanın acısını yaşamamıza olanak sağlar. Ve çoğu zaman, yetişkinlik hayatımızda, çocukluktaki terkedilme dönemimize kıyasla bunla başetmek için çok daha güçlü kaynaklara sahibizdir. Bizi oldukça zorlayan durumlarla karşılaştığımızda, andaki deneyimimize sabır, merak ve özşefkat ile yaklaştığımızda, o an’da, çocukluktaki çaresizliğimizle bulunmadığımızı görme şansımız olur.
Uzm. Psk. Yağmur Vardar