Bir Narsistin Geçmişine Bakış
Hayatlarımızı paylaştığımız veya mutlaka karşılaşmış olduğumuz
narsistlerin, gelin birlikte geçmişlerini mercek altına alalım. Narsisizm nasıl gelişir? Bu soruya cevap bulan Heinz Kohut Kendilik Psikoloji ekolünün kurucusudur. Kohut’a kadar psikoloji camiasında narsisizm genellikle kötü bir insani özellik hatta ahlaki bir eksiklik gibi görmüştür. Ancak Kohut bakış açımızı daha olumlu yönde değiştirdi. Bebeklik döneminden süregelen bir empati ilişkilerinin gelişememesi veya yetersiz gelişmesinden kaynaklandığını öne sürmüştür.
Kohut’a göre bebek dünyaya geldiğinde kendisini mükemmel görür ve dünyanın merkezindeymiş gibi hisseder. Bu dönemde bebek
[caption id="attachment_60735" align="alignright" width="626"]
narsistin geçmişi[/caption]
kendisini annenin parlayan gözünde görür ve mükemmelliğini anneye yansıtır. Burada yansıtmadan kastım, anne tıpkı bir ayna gibi bebeğin her hareketine ilgili gözlerle yanıt verir ve bebek kendisini annede görür hale gelir. “Ben mükemmelim, biriciğim, annem benim ne kadar mükemmel olduğumu görüyor ve annemin gözlerinde varım” gibi düşünceler desteklenmiş olur. Eğer anne bebeğinin görülme, sevilme ve anlaşılma ihtiyacını karşılamazsa bebekte bir kırılma yaşanır. Çünkü kendisini mükemmel ve güçlü gören bebek eğer annenin gözlerinde o mükemmelliği yaşayamazsa düş kırıklığı yaşar. Aynı şekilde anneden boğucu bir ilgi gören ve pohpohlanan bebeklerde de b
u narsisistik denge sarsılmış olur. Yani aslında sağlıklı bir narsisizm yaşamak yeterli düzeyde ilgi ve empati ile mümkün. Kohut bu duruma yerinde ve yeterince kırılma der.
Peki bu kırılma neye sebebiyet verir? Bu döneme saplanıp, hep o eski mükemmelliğe hayran kalmaya sebebiyet olur. Böylece o eski mükemmel olduğu dönemin özellikleri olan büyüklük ve teşhirci yanı gelişir. Çevremizdeki
narsistlerde kendini üstün görme, başkalarını aşağılama, ben merkezcilik gibi özellikler aslında eskiye duyduğu özlemin bugünkü yansımalarıdır.
Çocuk anne tarafından bir kırılma yaşadığında artık anneye değil babaya yönelebilir ve eğer oradan da yeterli düzeyde bir empati alamaz ve ihtiyaçları karşılanmazsa yine bir kırılma yaşar. Artık zihninde idealize ettiği bir baba veya anne oluşturur ve o eski mükemmelliğini yansıtabileceği birine ya da bir şeylere ihtiyaç duyar. Bu yüzdendir ki narsistlerin gittikleri yerlerin, görüştükleri kişilerin, aldıkları şeylerin ve tuttukları takımın en iyisi, en özeli ve en kusursuz olanın olmasını istediklerini görürüz.
Tüm bu kırılmalar ufak ufak, yerinde ve empati ile yaşanan kırılmalar olabilseydi olgun dediğimiz içerisinde de yaratıcılığı, espiritüelliği ve empatiyi barındıran bir sağlıklı narsisizm gelişmiş olurdu.
Psikolog Süreyya ÇALIK