Dissosiyatif Bozukluğu Nedir ve Tarihçesi

Psikohelp

Paylaş

Dissosiyatif Bozuklukların Tarihçesi

Dissosiyasyon çözülme ve ayrışma anlamına gelir. Normalde bir bütün halinde çalışan kimlik, bellek, algı ve çevre bileşenlerinin herhangi bir tıbbi neden olmaksızın birbirinden ayrılmasıyla dissosiyatif bozukluklar meydana gelir. Bu bozukluğa sahip kişilerde tıbbi nedeni bulunmayan bedensel ağrı, öfke kontrolünde problem ve unutkanlık görülebilir. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nın (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, DSM) önceki versiyonlarında disosiyatif bozukluklar ve kaygı bozuklukları nevroz adı altında tanımlanıyordu. çünkü bu bozuklukların sebebinin kaygı olduğu düşünülüyordu. fakat Dissosiyatif bozuklarında her zaman kaygı görülmektedir. Genel sebep stres kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Dissosiyasyatif bozukluğun DSM V’te üç önemli alt tipi vardır. Bunlar;

Dissosiyatif Bellek Yitimi:

19. yüzyılda travma yaşantılarının insan psikolojisi üzerinde etkisini merkez alan psikotravmatolojide yer almıştır. 20. Yüzyılda savaşların etkisiyle hastalığa olan ilgi ve araştırmalar artmıştır. DSM III’te dissosiyatif füg ile beraber dissosiyatif bozukluklar arasında ele alınırken DSM V’te ayrılmışlardır.  

 Dissosiyatif bozukluğun en sık rastlanan türüdür. Kişiye stres veren veya travmatik bir olayı kişinin farkında olmadan unutmasına denilir. Unutma sadece belli alanlarda yaşanır. Bu alanlar kişi, olay ve deneyimler olabilir. Genel bilgi hatırlamada bir bozulma görülmez. Unutma açık bellekte olur ve örtük bellek korunur. Tedavi sonrası tam düzelme oranı yüksekken tekrarlanma olasılığı ise düşüktür. Dissosiyatif amneziler de kendi içerisinde dörde ayrılır.

  • Sınırlı amnezi; birkaç saat veya gün ile sürer.
  • Yaygın amnezi; tüm deneyimleri siler.
  • Seçici amnezi; sadece bazı olayları siler.
  • Sürekli amnezi; ardışık gerçekleşen olaylara bir diğeri gelince eskisini unutup yenisinin hatırlandığı bir türdür.

Dissosiyatif Füg; en az rastlanan dissosiyatif bozukluktur. Kişi amnezide olduğu gibi unutur ve unuttuğunun yerine yeni bir olay, kimlik oluşturabilir. Kısa sürer ve kendi kendine bir iyileşme görülebilir.

Dissosiyatif bellek yitiminin görülme sıklığı Türkiye’de kadınlarda %7.0 olarak bulunmuştur. New York’ta ise bu oran 12 aylık bir zaman diliminde her iki cinsiyet için de %1.8 olarak kaydedilmiştir.

Depersonalizasyon Bozukluğu:

19. yüzyılda tanımlamaları yapılmıştır. Psikozdan anksiyete bozukluğuna uzanan bir aralıkta incelenmiştir. DSM III’te dissosiyatif bozukluklarda yer almışlardır. Depersonalizasyon kendine yabancılaşma Derelaizasyon ise gerçeğe veya çevreye yabancılaşma olarak kısaca tanımlanabilir. Depersonalizasyon bozukluğuna sahip kişiler kendilerini dışarıdan izliyormuş hissine kapılır. DSM IV’te tek belirti olarak kendine yabancılaşma verilirken DSM V’te gerçeğe yabancılaşma da belirtiler arasında yerini alır.

Türkiye’de görül sıklığı Sivas ilinde, kadınlarda %2.4 olarak kaydedilirken, New York’ta her iki cinsiyet 12 aylık bir zaman diliminde %0.8 olarak bulunmuştur. Ergenlerde daha çok görülür.

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu):

Çoklu kişilik bozuklarında kişinin birden fazla kimliği vardır. Kişinin kendisine “ev sahibi” geliştirilen diğer kişilere ise “alter” denir. Alterler farklı cinsiyet, ırk, yaş, sağlığa sahip olabilir. Yani kişinin bir alteri ilkokul çağında sağır bir erkek çocuğu iken diğer bir alteri İngiliz doktor bir kadın olabilir. Alterler arasındaki geçişler saniyeler sürebilir. Alterde kalma süresi ise saat, gün veya ay olarak değişkenlik gösterir. Dissosiyatif kişilik bozukluğundan söz edebilmek için kişide en az iki alter bulunması gerekir.

Dissosiyasyon kimlik bozukluğu eskiden şeytan, cin çarpması veya kötü ruhlar tarafından ele geçirilme olarak görülürmüş. Hatta cadı olarak düşünülür ve kişiler yakılırmış. Yakılmayanlara da işkence yapılırmış. 19. yüzyılın sonlarına doğru Pierre Janet çabaları ile tanımlaması yapılıyor. Literatüre dissosiyasyon kimlik bozukluğu olarak geçiriliyor.

Dissosiyasyon kimlik bozukluğunun en büyük sebepleri arasında çocukluk çağı travmaları, istismarları olduğu biliniyor.

DSM IV kriterlerine göre ele alındığında Türkiye’de görülme sıklığı %1-1.5 şeklinde olurken DSM V kriterlerine göre bu oran %2-3 düzeyinde olmaktadır. Ergenlerde, acil psikiyatri servisindekilerde, genelev çalışanlarda ve madde bağımlılarında görülme riski fazladır.

çoklu kişillik bozukluğu



Psikolog Yaren Meral MORAL



Kaynakça:

Aykut, S. Soner, S. (2017). Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Temelinde Sosyal Bir Sorun: Ensest ve Sosyal Hizmet. Türkiye Sosyal Hizmet Araştırmaları Dergisi, 1(2), 129-141.

Kring, A.N. Johnson, S.L. Davison, G.C. Neale, J.M. (2013). Anormal Psikoloji. (M. Şahin, Çev.ed.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Öztürk, E. (2017). Travma ve Dissosiyasyon: Dissosiyatif Kimlik Bozukluğunun Psikoterapisi ve Aile Dinamikleri. İstanbul: Nobel Tıp Kitapevleri.

Şar, V. (2013). Dissosiyatif Bozukluklar. Psikiyatri İstanbul Tıp Fakültesi 185.Yıl Ders Kitapları Serisi. (1. baskı) içinde (60-72) Ankara: Nobel Yayıncılık.

Tutkun, H. (1996). Genel psikiyatri Servisinde Dissosiyatif Bozukluklar ve Çocukluk Çağı Tacizleri Sıklığı. (yayınlanmamış yüksek lisans tezi) İstanbul Üniversitesi, İstanbul.

Alt Başlıklar


Alt başlık bulunamadı.

Yorum Yap

Yorumunuz değerlendirmeye alındı.

Yorumlar

Hem Online Terapi hem yüz yüze Terapi Seçenekleri

Psikohelp Uygulamasını İndirin

herohero
heroheroheroherohero
50bin +

kullanıcı Psikohelp'e güveniyor

Yardım

Canlı Destek

Bize Ulaşın

0 (212) 216 23 67

Psikohelp Uygulamasını İndirin

herohero

© 2024 Psikohelp Tüm Hakları Saklıdır

0 (212) 216 23 67

Sorularınız mı var? Bizimle Konuşun
Yardımcılarımızdan birini seçerek devam edin
Canlı Destek 1
Canlı Destek
Aktif
Canlı Destek 2
Canlı Destek
Aktif
Canlı Destek 3
Canlı Destek
Aktif