Distimi(Süreğen) Bozukluk
Psikohelp
Paylaş
Distimi depresyonun kronikleşmiş halidir. Kronik depresyonda belirtiler hafif geçer ama bireyin işlevselliğinde değişiklik meydana getirir. Majör depresyondaki gibi belirtiler ataklar halinde değildir. Belirtiler daha çok hafif ve süreğen haldedir. Kronikleşmiş olan bu belirtiler kişinin işlevselliğinde daha büyük sorunlara yol açar. Kronik depresyon normal depresyona göre daha ciddidir. Çünkü belirtiler sürekli tekrarlanan bir durumdadır. Kişinin iyi olduğu zamanlar iki ayı geçmez. Bu depresif durum bireyin hayatına nüfus etmiştir. Kronik depresyonun yaşam boyu yaygınlığı % 6 civarlarındadır.
Bu belirtilerin kronik depresyon tanısı alması için depresif durumun en az iki yıl görülüyor olması gerekiyor. Çocuk ve ergenler için bu süre bir yıldır. Hemen her gün ve yoğun bir şekilde belirtiler görünür.
Majör depresyondan farkı belirtilerin değişikliği değildir, belirtilerdeki sayı ve görülme sıklığıdır. Depresyona oranla belirtiler daha hafiftir ama daha yoğundur. Ayrıca genellikle erken yaşlarda başlar distimik bozukluk.
Distimi kelimesi ilk olarak 1844 yılında Fleming tarafından kullanılmıştır. Distimi kavramını “ hasta mizaçlı “ anlamında kullanmış. Daha önce distimi kavramı yerine kronik minör depresyon, nevrotik depresyon, depresif nevröz, depresif kişilik gibi isimler kullanılırdı.
İlk kez 1980 yılında DSM-III’ te yer almıştır. Distimi için DSM-III VE DSM III-R aynı tanı kriterleri içermektedir. Distimi DSM-IV’ te “Distimik Bozukluk” olarak yer almıştır. DSM-V’ te ise depresif bozukluk başlığı altında “ Süreğen Depresif Bozukluk” olarak yer verilmiştir.
Distimi bozukluğunun ortaya çıkmasında biyolojik, çevresel ve genetik faktörler gibi çeşitli nedenlerİ vardır.
Çevresel faktörler; kişinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar, sevilen birinin kaybı, hastalık durumu, sosyal çevre, madde bağımlılığı, ve benzeri sıkıntı yaratacak yaşam olayları distiminin görülmesinde etkilidirler. Ayrıca çocukluk ya da ergenlik dönemlerinde görülen istismar, taciz, ihmal, şiddet gibi taravmatik olaylar kronik depresyonun ortaya çıkmasında etki ederler. Kişinin stres ve kaygı durumlarında daha çok dayanıksız ve hastalığa yatkın olduğu bilinmektedir. Stres ve kaygı durumlarını arttıran yaşam deneyimleri kişiyi kronik depresyona daha yatkın hale getirir.
Genetik faktörler; yapılan araştırmalar sonucunda ailesinde veya birinci derece yakınında majör depresyon ve kronik depresyon olanların bu hastalığa yatkınlığı daha çok çıkmıştır.
Biyolojik faktörler; kronik depresyonu olan kişilerin beyin bölgelerinde bazı değişiklikler görülmüştür. Ayrıca nörotransmitterde görülen değişiklik kişideki duygu durumuna etki etmektedir.
Distimik bozuklukların tedavisi için ilaç ve psikoterapinin bir arada gitmesi en etkili yoldur. Distimik bozuklukta belirtiler hafif olduğu için tedaviye başlama sürecide uzun olabiliyor. Tedavinin gecikmesi kronik durumu daha da belirginleştiriyor. Daha önceleri distimik bozukluklarda ilaç tedavisi pek tercih edilmiyordu. Bu durum tedavi sürecini daha da zorlaştırıyordu. Psikoterapi ve ilaç tedavisinin birlikte uygulanması tedaviyi daha etkili kılıyor.
Farmakoterapi: Distimik bozukluk tedavisinde antidepresan ilaçlar kullanılır. Bu antidepresanlar ise Monoamin oksidoz inhibitörleri (MAOI), Trisiklik antidepresanlar (TSA), Seçici serotonin gerialım inhibitörleri (SSRI), Serotonin ve noroadrenalin gerialım inhibitörleri (SNRI)’ dır. En çok tercih edilen antidepresan ise SSRI ilaç grubudur. Dismik bozuklukta ilaç kullanımı majör depresyonda kullanılan ilaçlardan daha yüksek dozda ve uzun süreli kullanılmalıdır. Kronik depresyonda ilaçların yan etkisi önemsizdir. İlaçların erken kesilmesi belirtilerin geri gelmesine neden olur.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Bilişsel davranışçı terapide ilk olarak ev ödevleriyle gidilir. Bireye verilen aktivitelerle içinde olduğu depresif duygu durumundan çıkarılmaya çalışılır. Duygu durum bozukluğu üzerine gidilerek ev ödevleriyle bireyin işlevselliği arttırılmaya çalışılır. Ev ödevleriyle bireyin keyif alacağı ortamlar yaratılır. Duygu durumu bozukluklarından sonra bilişsel yeniden yapılandırma üzerine gidilir. Kişinin sahip olduğu olumsuz inançlarla çalışılır. Bu işlevsiz inançlar yerine daha işlevsel inançlar konulur. Bilişsel davranışçı terapide bireye daha gerçekçi bir bakış açısı sunulur.
Kişiler Arası Terapi: kişiler arası terapi daha çok rahatsızlığın ortaya çıkış sebepleri üzerine yoğunlaşarak, bireyin kişiler arası ilişkilerindeki problemler üzerine durur. Sosyal çevresinde, aile ortamında ve insan ilişkilerinde yaşadığı sıkıntılarla baş etmelerine yardımcı olunur. Kişiler arası terapide öncelikli olarak depresif durumun yaşanmasına neden olan koşulları belirlenir. Olumsuz duygu durumlarını bulup kabul etmesi ve bu duygu durumuna neden olan problemler tespit edilir. Ardından bu sıkıntılara yol açan olaylar ve kişiler arası ilişkileri çözülmeye çalışılmasıdır. Bu sorunlarla başa çıkması için yeni işlevsel davranışlar kazandırılır.
HALİME ÇİÇEK
KAYNAKÇA
Depresyon, K., & Depresyonda, M. (1998). Antidepresan Tedavi Uygulamaları: Karşılaştırmalı I3ir Çalışma. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 8(1).
Cengiz, Y., Kutlar, T., HACIOĞLU, M., & Yaman, M. (2004). Distimik Bozukluk: Gözden Geçirme. DüĢünen Adam Dergisi, 17(1), 21-26.
YAZICI, O. (2004). Distimi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 7(Supp: 2), 54-62.
Örsel, S. (2004). Depresyonda tedavi: Genel ilkeler ve kullanılan antidepresan ilaçlar. Klinik Psikiyatri, Ek, 4, 17-24.
Alt Başlıklar
Alt başlık bulunamadı.
Psikohelp Uygulamasını İndirin
kullanıcı Psikohelp'e güveniyor
Psikohelp Uygulamasını İndirin
© 2024 Psikohelp Tüm Hakları Saklıdır
0 (212) 216 23 67