İlişki kurmaya Neden İhtiyaç Duyarız?

İlişki kurmaya Neden İhtiyaç Duyarız?

Artık hepimiz biliyoruz ki sosyal bir canlı; bir insan olarak bir gruba ait olma, ilgi görme sevme ve sevilmeye ihtiyaç duyuyoruz. Ailemize, partnerimize, arkadaşlarımıza hatta evcil hayvanımıza bile, sosyal hayatta hepimizin hem duygusal hem de fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için diğerlerine ihtiyacı var. Sosyal iletişim ve bağlanma ihtiyacımızı karşılamamızın pek çok yolu olsa da Harvard Üniversitesi’nin 75 yıl süren mutluluk araştırmasının sonuçları gösteriyor ki; insanın mutlu olması için ihtiyaç duyduğu en önemli şey derin ve anlamlı ilişkilerdir. Yani aslında, ne kadar fazla insanla ilişki kurduğumuzdan çok kurduğumuz ilişkilerin niteliği; sevgi, şefkat, ilgi gibi bağlanma gibi ihtiyaçlarımızı karşılaması dolayısıyla bizim için anlamlı ve derin olması daha önemlidir. Bu açıdan bakıldığında da aile ilişkilerimiz, romantik ilişkimiz, arkadaşlık bağlarımız hayat tatmini noktasında sandığımızdan çok daha fazla rol sahibidir.

Bağ kurma ihtiyacımız doğuştan gelir. Ancak kurduğumuz bağların niteliği, sonradan öğrenip geliştirdiğimiz sağlıklı bağlar kurabilme yeteneğimize bağlıdır. Bu konuda yapılan çalışmaların büyük çoğunluğu da gösteriyor ki; yetişkinlikte sağlıklı ilişkiler kurma ve bu ilişkileri sürdürebilme kapasitemiz, çocukluk döneminde ebeveynlerimiz tarafından bakım, şefkat, ilgi görme, korunma ve sosyal iletişim ihtiyaçlarımızın güvenli bir şekilde karşılanmış olmasına bağlı olarak gelişiyor. Yani şu anda kurduğumuz ilişkilerin nedenleri ve nasılları, çok büyük olasılıkla çocukluk dönemi deneyimlerimize dayanıyor.

John Bowlyb’nin çocukluk döneminde ebeveynlerimize bağlanma şekillerimizle ilgili yürüttüğü çalışmasında, ebeveynlerinden ayrılıp yabancı bir odaya bırakılan bebeklerin davranışları gözleniyor; bebeklerin verdiği tepkiler kaydediliyor. Bu çalışmanın sonuçlarına göre farklı bağlanma stilleri bulunuyor. Ebeveynine güvenli bağlanan bebekler, ebeveynleri yanlarından ayrıldığında önce korkuyorlar fakat ebeveynleri odaya geri döndüğünde kolayca rahatlayabiliyor. Bu bağlanma stiline sahip bireylerin yetişkinliklerinde kurdukları ilişkilerde de buna benzer örüntü sergilerler. İlişkilerinden memnundurlar, her zaman partnerleriyle yan yana olma ihtiyacı hissetmeden de bağlılık gösterebilirler. Güvensiz bağlanan bebekler ebeveynleri odayı terk ettiğinde çok zorlanırlar, ebeveynleri geri geldiğinde ise hemen rahatlayamazlar ve onları cezalandırma davranışı gösterirler. Bu bağlanma stili yetişkinlikte de benzer şekilde güven konusunda sıkıntı yaşama, hayal kırıklığı yaşayacaklarına dair bir endişe duyma ile kendini gösterir. Bir diğer bağlanma stili ise kaçıngan bağlanmadır. Bu bebekler ebeveynleri odayı terk ettiğinde diğer bebeklere göre daha az stres yaşarlar ya da hiç yaşamazlar. Ebeveynleriyle tekrar bir araya geldiklerinde ise onları görmezden gelirler. Bu bağlanma stilinin yetişkinlikteki yansıması ise, ilişkiye ihtiyaç duymadığını hissetme ve ilişki kurmaktan kaçınma şeklindedir.

Bazılarımız ilişki kurma konusunda çok yetenekliyken neden bazılarımızın da bu konuda yetersiz kaldığını, bazılarımızın ilişki kurmaya neden diğerlerinden daha fazla ihtiyaç duyduğunu, ya da neden bazı insanların ilişki kurmaya çok da ihtiyaç duymadan hayatını sürdürebildiğini anlamaya çalışırken bağlanma teorisinin etkisini göz ardı etmemek oldukça önemlidir. Bağlanma stilimizi keşfettiğimizde kurduğumuz bütün ilişkilerdeki davranış örüntülerimizi daha iyi analiz edebilir hale gelebiliriz.

 

Zeynep Fenerci

 

istanbul klinik psikolog tavsiye

 

bağlanma,İlişki kurmaya Neden İhtiyaç Duyarız?,çocuk,ebeveyn,bebek,bağ

bağlanma,İlişki kurmaya Neden İhtiyaç Duyarız?,çocuk,ebeveyn,bebek,bağ

bağlanma,İlişki kurmaya Neden İhtiyaç Duyarız?,çocuk,ebeveyn,bebek,bağ

bağlanma,İlişki kurmaya Neden İhtiyaç Duyarız?,çocuk,ebeveyn,bebek,bağ

bağlanma,İlişki kurmaya Neden İhtiyaç Duyarız?,çocuk,ebeveyn,bebek,bağ

Facebook
Twitter
LinkedIn
Telegram
Comments

Related posts