Psikanalitik Aile Terapisi / Psikanalitik Aile psikoterapisi
Psikohelp
Paylaş
Psikanalitik Aile Terapisi, Çocuk psikiyatrilerinin anneleri ve çocukları eş zamanlı olarak çözümlemeye başlaması ile birlikte aile dinamikleri anlayışında da büyük gelişmeler kaydedildi. Süper ego boşluklarına yani kişisel ahlâkın anne baba tarafından çocuğa aktarılmasında örneğin sinemada daha az para ödemek için anne babanın çocuklarından yaşları konusunda yalan söylemesine istemesine Getirdiği açıklamalar, bu çalışmaların ürünlerinden biridir. En sonunda da evli çiftlerin eşzamanlı çözümlemesi, ailelerin iç içe geçmiş İç ruhsal sistemler olduğunu ortaya koymuştur. Bu düşünce, günümüzde de aileye psikanalitik bakış açısının önemli bir özelliği olmaya devam ediyor. Kuramsal Yaklaşımlar / Psikanalitik Aile Terapisi Psikanalitik tedavinin Özü, bilinç dışı itkilerin ve bunların karşısındaki savunma mekanizmalarının ortaya çıkarılması ve yorumlanmasıdır. Burada söz konusu olan, aile içi etkileşimlerin yerine bireylerin çözümlenmesi değil, bu bireylerin olgun bir şekilde etkileşim kurmasını engelleyen temel istek ve korkuları ortaya çıkarmak için nereye bakılması gerektiğini bilmektir. Freudcu Dürtü Psikolojisi / Psikanalitik Aile Terapisi İnsan doğasının özünden cinsellik ve saldırganlık dürtüleri bulunur. Çocuklar bu itkiler doğrultusunda Hareket etmenin cezalandırılmalarına neden olabileceğini doğru ya da yanlış bir şekilde öğrendiğinde zihinsel çatışma baş gösterir. Hoşa gitmeyen duygulanımlar bu çatışmanın işaretleridir: kişinin belirli bir itki doğrultusunda hareket ettiği zaman cezalandırılacağını yönünde (genellikle bilinçdışı) bir düşünceye kapılması kaygıyı doğuyor örneğin, dışa vurmak istediğiniz öfke eşinizin size olan sevgisini bitirebilir. Hoş olmayan Duygulanma ile birlikte korkulan felaketin çoktan gerçekleştiği yönünde (genellikle bilinçdışı) bir düşünce de ortaya çıkınca depresyon baş gösterir örneğin annenize duyduğunuz öfke Uzun zaman önce sizi sevmemeye başlamasına neden olmuştur; aslında, zaten hiç kimse sizi sevmiyordur. Benlik Psikolojisi / Psikanalitik Aile Terapisi Benlik psikolojisinin özünde bütün insanların takdir edilmek istediği düşüncesi vardır. Anne babamız bizi taktir ettiğini gösterirse, bu kabulü güçlü, kendine güvenen kişiler biçiminde içselleştiririz. Buna karşılık anne baba duyarsız, tepkisiz ya da mesafeli ise takdir edilme duygusu da geçmişe takılı kalır. Yetişkinlik döneminde dikkat çekme isteği bazen bastırılır, bazen de duyarlı bir topluluk söz konusu olduğunda ortaya çıkmasına izin verilir. Nesne İlişkileri Kuramı / Psikanalitik Aile Terapisi Psikanaliz, bireyleri ve en derin güdülerini ele alır; aile terapisi ise toplumsal ilişkilerle ilgilenir. Nesne ilişkileri kuramı ise bu iki yaklaşım arasında köprüdür. Nesne ilişkileri kuramı ayrıntıları bakımından karmaşık olabilir, ancak özünde basittir: başkaları ile olan ilişkilerimizin temelinde erken deneyimlerimizin biçimlendirdiği beklentiler yatar. Bu ilişkilerden arta kalan içsel nesneler yani benlik ve başkaları ile ilgili deneyim ve beklentilere dayalı zihinsel imgelerdir Bowlby’ye Göre bağlanma, beslenme sonucu ortaya çıkan ikincil annemde bir olgudan ibaret değildir; tüm canlar için temel bir gereksinimdir. Bu deneyimi Yaşamayanlar, destekten biraz da olsa yoksun kaldıklarında incinebilirler ve kronik bağımlılık ya da yalıtılmışlık sergileyebilirler. Psikanalitik açıdan bakıldığında da bu durum düğümlenmiş ya da kopuk ilişkilerin kökenine yönelik bir açıklama getirir. Mahler küçük yaştaki çocukları gözlemlemiş ve ayrılma bireyleşme sürecini açıklamıştır başlangıçta bütünüyle kaynaşma döneminden sonra çocuk zamanla anneden ayrılma aşamasına girer ve aralarındaki simbiyotik kaynaşma gittikçe azalır. Başarılı bir ayrılma ve bireyleşmeyi başarılı bir farklılaşmış benlik izler. Bireyleşmenin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmemesi, farklılaşmış kimlik gelişimini engeller ve Buda aşırı yoğun duygusal bağlanmaya yol açar. Ayrılma başarısızlığı ne kadar güçlüyse, Çocuk okul çağına geldiğinde, ergenlik dönemine girdiğinde ya da bir yetişkin olarak evden ayrılmaya hazırlandığında kriz olasılığı da O denli artar. Anne sevecen ve anaç olduğunda çocuğun kendini iyi hisseder; anne çocuğun şevkat gereksinimini geri çevirdiğinde ya da engellediğinde ise kendini kötü hisseder ve çocuk şiddeti acıya ya da engellenmeye maruz kaldığında aksi takdirde katlanılmayacak düzeyde olan kaygıdan kaçmak için çözülme sergiler bu deneyimler benlikte iyi ban, kötü ben ve ben değil dinlemek değerini ortaya çıkarır ve daha sonra da kişinin gelecekte yaşayacağı kişiler arası durumları verecek tepkilerin bir parçası haline gelir. Nesne ilişkilerinin içsel dünyası hiçbir zaman gerçek insanları içeren asıl dünyanın birebir karşılığı olmaz. Bu, yaşamın en erken dönemlerindeki nesne imgelerinden, içe yansıtmalardan ve özdeşleşmelerden güçlü bir şekilde etkilenen bir Yakınlaştırmadır. Bu içsel dünya giderek gerçeği yakınlaşıp sentezlenerek zamanla olgunlaşır ve gelişir bireyin çatışma ve başarısızlıkla başa çıkmaya yönelik içsel kapasitesi, nesne ilişkilerinin içsel dünyasının derinliği ve olgunluğu ile bağlantılıdır. Kişinin kendini ve başkalarının iyi olduğuna dair güveni, içselleştirilmiş iyi nesnelerden gelen sevginin onaylanmasına dayanır. Psikanalitik Aile Terapisi / Normal Aile Gelişimi Daha en baştan, büyümek için kolaylaştırıcı bir çevreye gerek duyarız. Bu çevrenin ideal olması gerekmez; yeterli bir bakıcının olduğu bir ortalama beklenebilir çevre yeterlidir. Anne, babanın bebeğin gelişen egosuna güven verme kapasitesi, bizzat kendilerini güvende hissetmelerine bağlıdır. Her şeyden önce, annenin enerjisini bebeğin bakımına yöneltmesi için güvende olması gerekir. Anne ile çocuk arasında erken dönemde gerçekleşen bağlanmanın sağlıklı gelişimi açısından büyük önem taşıdığı görülmüştür ve yetişkin dönemlerde nesne ilişkilerinin sağlıklı olabilmesi, tek bir anne nesnesine fiziksel yakınlığı ve bağlanmayı gerektirir. Gelecekte sağlam biçimlenmiş kişisel bir benliğin gelişebilmesinin temelinde, bebeğin anne ile bütünüyle kaynaşması ve özdeşleşmesi yatar. Bebeğin gereksinimleri azalınca, annede zamanda kendi ilgi alanlarına dönmeye başlar ve Buda çocuğun daha bağımsız bir hale gelmesine izin verir. Süreç içerisinde çok küçük çocuk, annenin kendinden ayrı olduğunu ve ondan uzaklaşabileceğini fark etmenin yarattığı yetim duygusuna, etmek için yumuşak bir oyuncak ya da battaniye gibi bir geçiş nesnesine benimseyebilir. Annenin verdiği oyuncak kaygılı bby güven verir; o dönene dek anasını yaşatarak imgesinin canlı kalmasını sağlar. Çocuk yaklaşık olarak altıncı ayda uzun bir ayrılma bireyleşme dönemine girer. Hiç ayrılma çabaları deneme amaçlı ve kısa sürelidir. Ce ee Oyunu bu dönemin simgelerinden biridir. Kısa bir süre sonra çocuk anneden uzak bir yere sonra annenin yanına doğru sürünmeye ve daha sonra da emeklemeye başlar. Çocuğun ayrılma Alıştırmaları yapmasını sağlayan şey, annenin güvenli bir liman gibi orada olduğu bilincinde olmasıdır. İlk içe yansıtmalar anneden ayrılma sürecinde gerçekleşir. Ayrılma başarılı olursa ve güvenli bir şekilde halledilirse çocuk kendini bağımsız bir varlık olarak görmeye başlayabilir. Çocuğun gelişen bağımsızlığını kabul edebilmesi için annenin ayrılmaya katlanabilmesi gerekir. Çocuk aşırı bağımlı ise ve ayrılma korkusuyla annesin tutunursa ya da anne simbiyotik ilişkiyi yitirmekten kaygılanıyorsa veya aşırı reddediciyse süreç tersine döner. Benlik psikolojisine göre, güven ve bütünleşmiş bir benliğin gelişmesini temelinde iki şey yatar. Bunlardan birincisi ayna tutma, yani anlayış ve kabuldür. Duyarlı anne babalar çocuklarının duygularını derinden takdir edebildiklerini gösterir. Örtük bir şekilde neler hissettiğini görüyorum. Demeleri, çocuğun iç deneyimlerini doğrular anne babalar idealleştirme modellerini de sunarlar. Annem ya da babam harika biri ve ben de onun bir parçasıyım. İnancındaki bir çocuğun, benlik değerinin temelleri daha sağlam olacaktır. Kendi içinde zaten temelde güvenli olan çocuk, anne babanın güç ve kuvveti ile özdeşleşerek daha da güçlenecektir. Kohut’a Göre, çocuklar hayata kendileri ve ideal anne babaları ile ilgili abartılı düşlerle Başlar. Çocuk geliştikçe bu Yanılsamalar gözden geçirilir ve olgun kişilikle bütünleşir. Abartı yerini benliklerini bırakır; anne babanın idealleştirmesi, kişisel değerlerin temelini oluşturur. Buna karşılık, travma durumunda benlik en ilkel halinde kalır. Abartılı benlik değişmez ve bunun sonucu da narsist kişiliktir. [caption id="attachment_57936" align="alignright" width="1030"] Psikanalitik Aile Terapisi[/caption] Davranış Bozukluklarının Gelişimi Klasik psikanalitik kurama göre, semptomlar, cinsellik ve saldırganlıkla ilgili bilinçdışı çatışmalarla başa çıkma çabalarıdır. Psikanalistler içgüdülerden çok, nesne ilişkileri vurgulamaya başlayınca gelişimdeki temel sorun olarak ödipal karmaşa ve bastırılmış içgüdüler değil, bebeklikte bağlılık ve gelişmemiş ego gelişimi vurgulamaya başlanmıştır nesne ilişkilerinden, erken çocukluk döneminde başlayan korku kaynaklı kaçış, günümüzde psikolojik sorunların en derinde yatan nedeni olarak görülüyor. Yansıtmalı özdeşim sürecinden kişi, bir nesne de kendi kişiliğinin istenmeyen niteliklerini algılar ve nesne de bu algıyı doğrulayacak tepkiler ortaya çıkarır. Yansıtmanın tersine yansıtmalı özdeşimi etkileşimseldir. Burada yalnızca anne babaların kendi kaygı doğuran yönlerini çocuklarını yansıtması değil, aynı zamanda çocukların da anne babalarının korkularını doğrulayacak şekilde davranarak buna iştirak etmesi söz konusudur. / Psikanalitik Aile Terapisi Psikanalistler romantik eş seçiminde aşkın gözünün gerçekten de kör olduğunu söyler. Freud, aşık olanların sevilen nesneye aşırı değer biçilmesi sonucunda idealleştirmeden kaynaklanan zayıf kararlar verildiğini yazmıştır. Aşık olan kişinin Narsistik libidosu aşırı harekete geçer ve böylece sevgi nesnesi, ulaşılamayan ideallerin yerini alır. İdealleştirilmiş eşinin yayılan ışıltısında kendi kimliğimizin parıltısı yansır. Evlilik seçimine daha da karmaşık ulaştıran diğer bir etken, onaylamak amacıyla bazı gereksinim ve duygularımızı gizlememizdir. Çocuklar reddedilmelerine neden olacağından korktukları duygularını bastırma eğilimi sergiler. Bu durum sahte benlik olarak adlandırılır, buna göre, çocuklar tam bir melekmiş gibi davranır ve kendilerini olduklarından farklıymış gibi gösterirler. Eşler genelde koşulları hep karşı tarafın yerine getirmesi gereken koşullarmış gibi davranır ve yerine getirilmediğinde öfkelenir. Hepimiz eşlerimizle içselleştirmiş bir modele uyumasını bekleriz ve bu gerçek dışı beklentiler karşılanmadığında hiçte anlayışlı davranmayız. Çocuklar daha doğmadan anne babaların düşlerinin bir parçası olarak varlığını sürdürür. Beklenen çocuk, diğer şeylerle birlikte eşe oranla daha sadık bir sevgi nesnesini, anne babanın başarısız olduğu noktalarda başarıya ulaşacak birinin ya da büyük anne baba ile yeniden sevgi dolu ilişkilerin kurulması yönünde bir barış teklifini temsil edebilir. Bir ailedeki çocuklardan yalnızca biri hasta ya da sorunu olarak tanımlanır. Bir çocuğum seçilme nedeni, anne babanın yansıttığı duygulara uygun bir hedef olmasıdır. Aslında, onlar da bağları güçlendirmek, bilinçdışı suçluluk duygusunu dindirmek ya da anne babanın Sallantıda ki evliliğini kurtarmak için yansıtılan bu kimlikle iş birliği yapar. Yaramaz bir çocuk babasının karısına duyduğu bastırılmış öfke ortaya koyuyor olabilir; bağımlı bir çocuk annesinin bağımsız bir yaşama karşı duyduğu korku ifade ediyor olabilir ve kabadayılık taslayan bir çocukta karşı fobi içinde babasının yansıtılmış güvensizliğini telafi ediyor olabilir.Anne babalar ne kadar adil ve sorumlu davranırsa, çocuklar da o denli sadık olacaktır; buna karşılık, anne baba çocuklardan Bir ebeveyn pahasına diğerine sadık kalmasını istediğinde sadakat çatışması baş gösterir. Görünmez sadakat çocukların ailelerine yardım etmek için kendi esenlikleri pahasına bilinçdışı yükümlülükler altına girmesi patolojik tepkiler doğurabilir. Örneğin, bir çocuk hastalanarak anne babasını bir araya getirmeye çalışabilir. Görünmez Sadakatin sorunlu yönü mantıklı bir değerlendirmeye tabi tutulmamasıdır. Terapinin Hedefleri Psikanalitik aile terapisinin amacı, birbirleriyle sağlıklı bireyler olarak etkileşim kurabilmelerini sağlamak için aile üyelerinin, bilinçdışı sınırlamalardan kurtarılmasıdır. Kriz yaşayan çiftler, yaşadıkları güçlüğü atlatabilmeleri için anlayış ve destek ortamın da tedavi edilir. Kriz çözümlendikten sonra psikanalitik aile terapisti, çiftin uzun süre terapiye başlamasını ister bazı çiftler bunu kabul eder ancak birçoğu da etmez. Ailenin isteği yalnızca semptomlardan kurtulmak olduğunda, terapist tedaviye son verme kararlarını desteklemelidir. Psikanalitik terapinin hedefinin basitçe kişilik değişimi olduğunu söyleyebiliriz, ancak bununla tam olarak ne anlatmak istediğini açıklamak o kadar da kolay değildir. En genel hedef ayrılma- bireyleşme ya da farklılaşma olarak ele anılır ve her iki terim de özerkliğe vurgu yapar. Buna karşılık aile terapistleri, duygusal özerkliğe ulaşmanın en iyi yolunun aile içindeki duygusal çatışmalar üzerinde çalışmak olduğuna inanır. Aşağıdaki örnekte psikanalitik aile terapistinin belirli bir ailedeki uygulanışı görünüyor. Bireyin esenliği, vermenin yanı sıra almasına da bağlıdır. Aile üyelerinin mantık dışı, kısır suçluluk duygusunu aşmasına ve kendi haklarını istemelerine yardım edilir. Dolayısıyla herkes kendi haklarını savunarak kendini gerçekleştirme ve yükümlülüklerini de yerine getirmeye çalışır. Davranış Değişiminin Koşulları Psikanalitik terapi içgörü yoluyla çalışır, ancak içgörünün tedaviyi sağladığı düşüncesi bir söylenceden ibarettir. İçgörü gerekli olabilir, ancak başarılı bir analitik tedavi için yeterli değildir. Aile üyeleri, psikolojik yaşamlarının bilinçli deneyimlerinden daha geniş olduğunu öğrenerek ve kişiliklerinin bastırılmış yönlerini kabullenmeye başlayarak içgörü kazanır. Bununla birlikte bu içgörü ne olursa olsun işlenmelidir; yani, yeni ve daha etkili bir etkileşim biçimine çevirmelidir. Altta yatan güdülere bakarak içgörü genişletilir. Doğal olarak, aileler en derindeki o duygularını ortaya dökme düşüncesine karşı savunmaya geçer. Ne de olsa birisinden eski yaralarını ve derinlerdeki özlemlerini ortaya çıkarmasını istemek az bir iş değildir. Psikanalistler bu sorunun üstesinden gelmek için bir güven ortamı yaratarak yavaşça ilerler. Güven ortamı yaratıldıktan sonra yansıtma mekanizmaları saptanmaya ve bunların evlilik ilişkisi içindeki yeri görülmeye başlanabilir. Artık yansıtmalı özdeşimle hareket etmeye gerek duymayan eşler de egolarının eskiden bölünmüş parçalarını görmeye ve kabullenmeye başlayabilir. Terapist, eşlerin yaşadıkları mevcut güçlüklerin, kendi ailelerinde yaşadıkları çatışmaları bilinçdışı bir şekilde sürdürmelerinden kaynaklandığını görmelerine yardım eder. Psikolog Tuğba DUMAN
Psikohelp Uygulamasını İndirin
kullanıcı Psikohelp'e güveniyor
Psikohelp Uygulamasını İndirin
© 2024 Psikohelp Tüm Hakları Saklıdır
0 (212) 216 23 67