OBSESİF VE KOMPÜLSİF KİŞİLİKLER
Psikohelp
Paylaş
Teknoloji toplumunda yaşadığımız şu günlerde mükemmeliyetçi olmak, çok zor şartlar altında olsa bile hatta ve hatta imkansız olsa bile verilen hedefin peşinde koşmak aslında birçok iş veren ve şirket için alınacak elemanda olması istenilen, varlığı durumunda ise kişiyi 1-0 öne geçiren kişilik özellikleri arasında sayılmakta. Peki bu özellikler her zaman iyiye mi işarettir? Oldukça üretken ve çevrelerinde beğenilen birçok kişi obsesif kompülsif kişilik özellikleri taşımaktadır. İşkolik olmak ve ‘A tipi kişilik’ dediğimiz yapılar çoğu kez obsesif kompülsif yapının gözlenen biçimleridir. obsesyon, kompülsyon, kişilik, obsesif ve kompülsif kişilikler
Bazen kişiler düşünmeye çok yatırım yapıp uygulamaya koyma konusunda kayıtsız olabilirler. Pek tabi bunun tersi de mümkündür. Örnek vermek gerekirse bir felsefe öğretmenini ele alalım. Felsefeyle ilgilenen kişiler bazen obsesif kişilik yapısı gösterebilirler ancak bu kişilerde kompulsif yapı gözükmez; bu kişiler zihinsel çalışma yapmaktan keyif alırlar ve bu özsaygılarını geliştirir. Fikirlerini uygulama konusunda bir baskı hissetmezler. Tam tersi durumda da bir muhasebeciyi ele alırsak, bu ve bunun gibi mesleği olan insanlarda kompülsif yapılanma görülebilir fakat obsesyona pek rastlanmaz. Bu kişiler çoğu zaman bilişsel işlemin sınırlı düzeyde olduğu spesifik ve ayrıntılı işler yapmaktan doyum sağlar.
Obsesyonlar ve kompülsyonlar çoğu zaman bir arada veya dönüşümlü olarak görülür. Analitik araştırmalar göstermiştir ki ikisinin de kökenleri benzer dinamiklere dayanmaktadır. Fakat bu iki eğilimi karakter olarak bir arada düşünmek biraz yapay bir durum olmaktadır. Bunların yanı sıra obsesyonlar (ısrarla süren istenmeyen düşünceler) ve kompülsyonlar (ısrarla süren ve istenmeyen eylemler) yalnızca kişilik olarak obsesif ve kompülsif bireylerde değil herkeste görülebilir.
Obsesif ve kompulsif kişilikler her zaman zihinlerini istila eden düşüncelerden veya yapamadıkları zaman inanılmaz rahatsızlık yaratan davranışlardan her daim muzdarip olmayabilirler. Fakat bu kişilere de obsesif kompülsif kişilikler denilebilir. Çünkü bu kişilerin başa çıkma mekanizmalarının temelinde yine obsesif ve kompülsif semptomları da yaratan, aynı savunmalar bulunur.
Obsesif kompülsif yapılanma klasik görüş tarafından nevrotik düzey kişilik örgütlenmesi olarak kabul edilir. Psikanalizin erken dönem gözlemleri şu şekildedir: obsesif ve kompulsif kişiler, katı esneklik göstermeyen, uyum sağlama becerileri eksik, aşırı vicdanlı, düzeni ve disiplini seven ve beklenmedik engeller karşısında bile çabalarına ısrarla devam eden kişiler. Genellikle sorumluluk sahibi, yüksek ahlaki standartlara bağlı ve titiz kişilerdir. Bu kişilik özellikleri, stresli veya aşırı talep içeren durumlarda, daha sonra ritüellere dönüşecek olan semptomatik davranışlar halini alabilirler.
Bu kişiler zaman zaman ‘yaşayan makineler’ olarak da anılmıştır. Justin Timberlake, Jessica Alba, Engin Günaydın gibi alanında başarılı isimler ve obsesyon ve kompülsyondan muzdariptirler. John Lennon’un katili Lennon’u önce obsesyon haline getirmiş ve daha sonra bunlarla baş edemeyip Lennon’u katletmiştir.
Freud obsesif ve kompülsif kişilerin bebekliklerinde hem fizyolojik hem de bünyesel açıdan, rektumla ilgili olarak aşırı duyarlı olduklarına inanıyordu. Birçok modern psikanaliz bu tarz bir açıklamayı gerekli bulmasalar da anal dönem sorunlarının obsesif kompülsif kişilerin bilinçdışı dünyalarında etkili olduğunu savunacaklardır. Anal dönem yaklaşık olarak 18 ay ve 3 yaş arasına denk gelmektedir. Freud’un da bu döneme işaret etmesinin sebeplerinden biri, bu kişilerde ortak olarak bulunan, temizlik, titizlik, dakiklik, inatçılık, içinde tutma eğilimleri-tuvalet eğitimi sürecinde öne çıkan bir durumdur. Bir diğer sebep ise Freud hastalarının konuşmalarında, anılarında, rüyalarında ve fantezilerinde anal imgeler tespit etmiştir. Bunların yanı sıra hastalarının anal dönemde sert bir şekilde veya ebeveynlerinin baskıları ve aşırı kontrollerinin olduğu bir ortamda tuvalet eğitimine zorlandıklarının kanıtını bulmuştu. Freud’dan bu yana anal dönem meseleleri kir, zaman, para gibi anal dönemle ilişkin obsesif kompülsif doğrulayan klinik çalışmalarla birçok kez desteklenmiştir.
Freud tuvalet eğitiminin, genellikle, çocuğun doğal olandan sosyal olana kabul için vazgeçmek zorunda kaldığı ilk eylem olarak görmüştür. Çocuğun eğitiminden sorumlu olan yetişkinin tavrı ve tutumu, örneğin sert, baskıcı, kontrolcü ve zorlayıcı ise; çocuk kaybetmeye mahkum olduğu bir savaşın içinde bulur kendisini. Kontrol edilme, yargılanma ve belli bir düzenle belli bir şeyi yapma zorunluluğu, çoğu kez boşaltmaya ilişkin olarak, çocuğun ileride kendiliğin, kötü, sadistik, kirli ve utanç verici bir kısım olarak yaşadığı öfke duyguları ve saldırgan fantaziler yaratır. Kontrolü yitirmiş, tutarsız, kirli, öfke ve utanç içinde olmaktansa, kontrolü elinde tutan, dakik, temiz, mantıklı olma ihtiyacı kimlik ve özsaygı duygusunun sürdürülmesinde önemli hale gelir.
Obsesif kompülsif kişiler temelde iki duygu arasında sıkışıp kalmışlardır; 1.si kontrol edilmeye karşı duydukları hınç, 2.si ise suçlanmak ve cezalandırılmaya karşı besledikleri korkudur. Terapi süresinde en çok dikkat edilmesi gereken konu ise bu hastaların duygularının ortaya çıkmaması, bastırılması, tespit edilememesi ve akılcılaştırılmasıdır. Fakat istisna olan bir durum hınç duygusu için geçerlidir. Bu kişiler için öfke eğer makul ve haklı görülebilir ise kabul edilebilir bir hal kazanır. Bu yüzdendir ki kişinin kendini haklı bulduğu öfke kabul edilebilir ve hatta beğenilir bir özelliktir. Öte yandan istediği bir şeyi elde edemediğinde ortaya çıkan öfke kabul edilebilir değildir. Çoğu zaman terapistler bu irrasyonel öfkenin varlığını hissederler ama çoğu zaman direkt olarak karşılaşmazlar. Kişi bu öfkesini pasif agresif bir şekilde gösterir; örneğin üst üste terapi seanslarına bilerek geç gelmek, seans ücretlerini eksik ya da gecikmeli ödemek gibi.
Obsesif kompülsif kişilerde istisnai bir duygu daha söz konusudur; utanç. Bu kişilerin kendilerinden yüksek beklentileri vardır. Bu yüksek standartlarını terapistlerine de yansıtırlar ve daha sonra kendi tespit ettikleri doğru düşünce ve eylem standartlarına uymadıklarının terapist tarafından görülüyor olmasından dolayı utanca kapılırlar. Fakat bu utanç genellikle yüzeyseldir ve terapist doğru bir şekilde yaklaşırsa çoğu kez bunlar adlandırılabilir ve araştırılabilir.
Psk. Elif Aksar
Kaynak; Psikanalitik Tanı Kitabı- Nancy McWilliams
Psikohelp Uygulamasını İndirin
kullanıcı Psikohelp'e güveniyor
Psikohelp Uygulamasını İndirin
© 2024 Psikohelp Tüm Hakları Saklıdır
0 (212) 216 23 67