Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tekrarlanan dürtü ve düşüncüler (yani obsesyonlar) sonucunda süreklilik arz eden davranışlar ve zihinsel eylemlere (yani kompulsiyonlara) karşı koyamama durumudur. Kişi istemediği halde gerçekleşen tekrarlayıcı düşünce, imge ve dürtüler obsesyonlardır. Bu obsesyonların yarattığı kaygıyı azaltmak için kişiyi yapmakta mecburi hissettiren, tekrarlayıcı, abartılı davranış ve zihinsel eylemler de kompulsiyonlardır. Kompulsif davranış veya zihinsel eylem yapılmazsa kişi başına bir felaket geleceği hissine kapılır. Bu düşünce ve davranışlar kişiyi rahatsız eder. Aynı zamanda günlük yaşamını bozar. Kişi bu durumun bilincinde dahi olsa buna karşı gelemez.

Obsesyonlar;

  • Kirlenme korkusu,
  • cinsel veya saldırganlık dürtüleri,
  • beden sorunları,
  • din,
  • simetri veya düzen,
  • beden sorunları gibi konular ile ilgili olabilmektedir

Kompulsiyonlar ise;

  • Ayrıntılı bir şekilde sıklıkla gerçekleştirilen temizlik ve düzen,
  • sayı sayma veya bedenin bir kısmına dokunma,
  • belirli bir hareketin yapılıp yapılmadığını tekrarlayıcı bir şekilde kontrol etme şeklinde görülebilir.
  • Tekrarlı, abartılı eylemlerden sayabileceğimiz yemek yeme, kumar oynama, alkol tüketme gibi davranışlar ise genelde bunlar arasında sayılmaz. Çünkü bu eylemler sonucunda kişinin hoşnut olduğu, haz aldığı bir durum vardır.
  • Kompulsiyonlar ise genelde absürd bulunan ve herhangi bir rasyonel çıkar olmadığı halde yapılmaya devam edilen eylemlerdir.

Obsesif Kompulsif Bozukluğun Nedenleri

OKB tanısı alan insanların obsesyonlarını ve kompulsiyonları tetikleyebilecek bir durum yaratıldığında beyinlerindeki incelemeler sonucunda üç beyin bölgesinin aktif olduğu görülür. Bunlar; orbitofrontal korteks, kaudat nükleus ve anterior singulattır. Örneğin kirlenme korkusu obsesyonuna sahip birine tozlu bir kitap verildiğinde temizleme kompulsiyonu harekete geçirilerek incelendiğinde hangi bölgenin aktif olduğu net bir şekilde ortaya konulur. Genetik faktörlere bakıldığında ise yaklaşık %30 ile %50 arasında değişen orta düzey bir etkiye sebep olduğu söylenir.

Ekollerin Obsesif Kompulsif Bozukluğun Nedenlerine Bakış Açısı

Bilişsel Davranışçı Yaklaşım

Çevremizde yaptığımız işlerde tamamlandığına dair durmamızı gerektiğini söyleyen bir işaret yoktur. Sadece kendi deneyimlerimiz ve sezgilerimiz sonucunda işi bitirir ve dururuz. Buna sezgisel durağanlık denir. Bu içsel işaret sayesinde yemek yediğimizde doyma veya yaptığımız temizliğin bitirme yeterliliğine sahip oluruz. OKB tanılı bireyler ise yeterlilik algılarındaki bozulmadan kaynaklı sezgisel durağanlığı kullanmazlar. Bu yüzden her seferinde yaptıklarını tekrar yaparlar. Hatta gerek olmadığını düşünmezler fakat tamamlanmama kaygısından dolayı tekrarlamaya devam ederler.

Bilişsel davranışçı yaklaşıma göre kompulsiyonlar edimsel koşullanma yoluyla desteklenir. Kompulsiyonlar, obsesyonların getirdiği kaygıyı azalttığı için pekişir. Örneğin kirlenme korkusu obsesyonunun getirdiği kaygıyı ellerini yıkayarak azaltan biri anlık rahatlar. Bu da el yıkama davranışını daha sık yapmasına sebep olur.

Bir başka mesele de kontrol etme kompulsiyonlarında kişi kendi belleğine güvenle ilgili bir sorun yaşıyor olabilir. Bu nedenle ütünün fişinin çekip çekmediğini anlamak için prizi birkaç defa kontrol eder.

OKB tanılı bireyler tanı almamış kişilere göre obsesyonlarını bastırmada daha fazla güçlük çekerler. OKB tanılı bireylerin birçoğu düşünüyor olmanın, düşüncenin gerçekleşmesine katkıda bulunduğuna inanır bu nedenle düşünmeyi durdurmak ister. Düşünceyi durdurmak ve böylece gerçekleşecek durumun sorumluluğunu almamak için düşünceyi bastırmaya daha fazla mesai harcamaları gerekir. Fakat bastırmayı daha fazla yapmaya çalışmak obsesyonların da daha fazla artmasına sebep olur. Çünkü yapılan bir araştırmada görüldüğü üzere beyaz ayıyı düşünme denilen grup ile düşünün denilen grup arasında beyaz ayının akılların gelme sayısı arasında fark bulunmamıştır. Düşün veya düşünmeyin gibi herhangi bir telkinde bulunulmayan grupta ise akıllarına çok daha az miktarda beyaz ayı geldiği kaydedilmiştir. Ayrıca düşünme denilen grubun deney sonrası akıllarına beyaz ayının çok daha sık geldiği kaydedilmiş buna da telafi etkisi denilmiştir.

Psikodinamik Yaklaşım

Freud’un psikoseksüel gelişim kuramına göre kişiler beş farklı dönemden geçer. Bunlar sırasıyla; oral, anal, fallik, latent(gizil), genital dönemleridir. Bu dönemler sırayla gerçekleşir ve hangi dönemde sorun yaşanırsa o dönemde saplanma olur. Saplanma olan döneme özgü etkiler kişide görülür. OKB, anal-sadistik dönemde yaşanan bir sorundan kaynaklanan saplanmanın sonucudur. İleride kişinin egosunu zorlayacak bir durumla karşılaşıldığında kişi, saplanma olan anal-sadistik döneme doğru geriler. Böylece üst düzeydeki dönemlerin kaygısından kurtulur fakat bu sefer de anal-sadistik dönemin baskısı nedeniyle olan kaygılar başlar. Bu kaygılardan kurtulmak için bazı savunma mekanizmalarını kullanır. Bunlar;

Yalıtma/ izolasyon: Kişi kendine acı veren ve kaygılandıran durum veya düşünceyi hatırlar fakat kendisinde uyandırdığı duyguyu bastırır ve bilinçdışına dışına gönderir.

Yap-boz: Yine kişide oluşan kaygıyı azaltmak için kaygı nesnesinden kurtulma çabasını hiç vermediğine ilişkin bir inanca kişinin sahip olmasıdır.

 Yer değiştirme: Kişinin kendisini rahatsız eden nesneden ilgisini çeker, başka bir nesneye yönlendirmesidir.

Anal-sadistik döneme gerileyen hasta süpergosu ve idi arasındaki çatışmalardan kaynaklı oluşan üç özelliğe sahip olabilir. Bunlar ise;

Ambivalans: İki zıt düşüncenin bir arada olmasıdır.

Majik(büyüsel) düşünce: Hayal ile gerçeği ayırt edememek.

Süperegoda değişiklikler: OKB tanılı bireyler çevreye ve kendilerine karşı çok fazla sorumluluklarının olduğunu düşündüklerinden birçok tabuya sahiptirler. Bu nedenle kendilerini çok eleştiriler.

Psikolog Yaren Meral MORAL

KAYNAKÇA

Acar, Dr.B. Sayar, Dr.K. Uğurad, Dr.I. (1999). Obsessif Kompulsif Bozuklukta Fenomenoloji. Klinik Psikofarmokoloji Bülteni, 9(3), 142-147.

Karslıoğlu, E. Yüksel, N. (2007). Obsesif Kompulsif Bozukluðun Nörobiyolojisi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 10(Ek 3), 3-13.

Kring, A.N. Johnson, S.L. Davison, G.C. Neale, J.M. (2013). Anormal Psikoloji. (M. Şahin, Çev.ed.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Topçuoğlu, V. (2003). Obsesif Kompulsif Bozuklukta Psikanalitik Görüşler. Klinik Psikiyatri Dergisi, 6(1), 46-50.

Facebook
Twitter
LinkedIn
Telegram
Yorumlar