Tanımı ve Tarihçesi
Yunanca’da bulimiya “öküz eti açlığı” anlamına gelmektedir. Bulimia nervozalı kişiler ilk olarak tıkınırcasına yeme atakları yaşarlar. Bu ataklarda kişi günlük hayatında yiyemeyeceği bir miktarda, kendini durduramayarak yeme davranışlarında bulunur. Genelde kişi bu ataklar sırasında kontrolünü kaybettiği hissine kapılır. Bu nedenle kendilik saygısı düşer, bedeniyle ilgili olumsuz düşüncelere kapılır. Ardından yediklerinden pişmanlık duyup yeme sonucu aldığı kalorilerden kurtulma davranışlarında bulunmasıdır. Bu davranışlar ağır egzersizler yapma, kusma, hiç yememe şeklinde görülebilir. Hatta iç sürdüren (laksatif), idrar söktürücü (diüretik) gibi ilaçları da kontrolsüz bir şekilde kullanabilirler. DSM V’te tanı kriteleri şöyledir;
- Kilo alımını engellemek için tekrarlayan telefi edici/ dengeleyici davranışlar, örneğin, kusma.
- Öz değerlendirme için beden şekli ve kilosunun çok önemli olması.
Hastalığın şiddeti de kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Şiddetinin belirlenmesi tedavi koşullarını belirlemek için oldukça önemlidir. Genelde şiddeti, tıkınırcasına yeme atakları ardından kilo artışını engellemek adına gösterilen davranışların sıklığı belirler.
Ağır olmayan: Haftada bir, üç kilo artışını engelleyici davranışta bulunması.
Orta derecede: Haftada dört, yedi kez kilo artışını engelleyici davranışta bulunması.
Ağır: Ortalama haftada sekiz-on üç kez kilo artışını engelleyici davranışta bulunması.
Aşırı düzeyde: Ortalama haftada on dört ya da daha çok kez kilo artışını engelleyici davranışta bulunması.
Nedenleri
Vücutta doğal olarak üretilen opiyatlar iştah azalmasında etkili maddelerdir. Aç olunduğu zaman salgılanan opiyatların bulimiyada rolü olduğu düşünülmektedir. Bulimiada yeme atakları sırasında opiyatların azaldığı görülmüştür. Aşırı egzersizin de opiyatları arttırdığı bu nedenle de ayrıca pekiştirici bir özelliği olduğu söylenebilir.
Serotinin hormonunun tokluk hissini düzenlemesine baktığımızda bulimik kişilerin çok yemelerine rağmen tokluk hissine erişememelerinin sebebi olarak serotonin hormonu azlığı görülmektedir.
Kendilik saygısı düşük olan kişilerde görülen kendini kanıtlama ve başarma arzusu ile bedensel faaliyetler kontrol edilmeye çalışılır. Yeme düzenine yapılan bu baskıcı kontrol mekanizması elbette tam tersi sonuçlara sebep olup daha fazla yeme atakları yaşatır. Bu ataklar ardından tiksinme ve suçluluk duyguları tekrardan kontrolü ele alma hissiyatına sebep olacak. Tekrar eden yeme atakları ve telafi davranışları döngü şeklinde devam eder.
Kadınlarda erkeklere oranla görülme olasılığı daha yüksektir. Çünkü toplumların genelinde kadın bedenine yüklenen güzellik algısı daha fazladır. Bu nedenle zayıf olma baskısı altında kalan kadınlar yeme güdülerini bastıramadıkları için bulimik örüntüler sergileyecektir.
Psk. Yaren Meral MORAL
Kaynakça
Erol, A., & Yazıcı, F. Bulimia Nervozada Tedavi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 2(3), 172-178.
Ersoy, G. (1991). Yeme Davranışı Bozuklukları Anoreksia ve Bulimia Nervoza. Beslenme ve Diyet Dergisi, 20(1), 95-106.
Kring, A.N. Johnson, S.L. Davison, G.C. Neale, J.M. (2013). Anormal Psikoloji. (M. Şahin, Çev.ed.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Taştan, K., Demiröz, H. P., Öztekin, C., & Sincan, S. (2017). Bulimia Nervoza Tedavisinde Hipnoterapi: Olgu Sunumu. CausaPedia, 6(2), 94-97.