Psikanalizin mirasçısı olarak görülen Carl Jung

Jung, Freud’un takipçisi ve mirasçısıydı. Ancak takipçisi olduğu zamanlarda bile Freud’un söylediklerini sorgusuz sualsiz kabul eden bir kişiliğe sahip değildi.  Bilinçdışı Psikoloji kitabını yazarlarken farklılıkları ortaya çıktı. Freud tarafından Psikanalitik Derneğinin başına geçirilen Jung, libido kavramına farklı bir görüş getirmesi ve istifasıyla Freud ile olan bağlarını koparmıştır. Sonrasında ‘Analitik Psikoloji’yi kurmuştur. Freud libidoyu cinsel ağırlıklı tanımlarken; Jung, genel hayat enerjisi olarak tanımlamıştır. Ödipal kompleks sürecini de reddederek, bu dönemde olan bağlılığı ihtiyaç bağlılığı olarak adlandırmıştır. Ayrıca libidinal enerjinin ergenlik döneminde heteroseksüel bir şekle büründüğünü söylemiştir. Bununla birlikte Freud’un ilk 5 yaşta oluştuğuna inandığı kişiliği Jung, ‘Geçmiş yaşantılarımız kadar gelecek kaygı ve hayallerimiz de kişiliğimizi etkilemiştir.’ düşüncesi ile ortaya koymuştur. Ayrıca Freud’dan belki de daha fazla bilinçaltı üstüne çalışmıştır. [caption id="attachment_54247" align="alignleft" width="183"] Psikanalizin mirasçısı olarak görülen Carl Jung[/caption] Bilinç, çevremizde olan olaylara adapte olmamızı ve gerçeklikle bağlantımızı sağlar. Kolektif bilinçte etkili güçler, arketiplerdir. Persona, kişiliğin en dıştaki tarafı olarak tanımlanmıştır. Arıdan anima ve animus gelmektedir. Animus bir erkeğin kadın cinsine eğilimi iken anima ise kadın cinsinin erkek cinsine eğilimi olarak tanımlanır. Son olarak gölge arketipi bulunmaktadır. Bu ise karanlık kişiliğimizdir. Ahlaksızlıklar ihtirasları içerir. Bununla beraber iki tane bilinçaltımız vardır. Biri hemen bilincin altında bulunan kişisel bilincimizdir. Burada geçmiş yaşantılarımızı, unutulmuş deneyimleri ve bastırdığımız arzu ve dürtüleri tutarız. Kişisel bilinçaltımızda duran bu deneyimler ise birleşerek komplekslerimizi oluştururlar. Komplekslerimiz ise aşağılık hislerimiz ile duygu, anı ve isteklerimizden oluşan kalıplardır. Psikolog Gizem Tok